You are currently viewing Hercule Poirot Kaç Yaşında Öldü?

Hercule Poirot Kaç Yaşında Öldü?

Hercule Poirot kaç yaşındadır? Sinemada ve çizgi romandaki serial  kahramanların nedense hiç yaşlanmamak gibi bence pek güzel bir huyları vardır. Örneğin, Tenten, bildim bileli hep aynı yaştadır. Red Kit ve Süpermen de öyle. Stan Drake’in ünlü “Genç Kız Kalbi” dizisindeki Jones ailesi ve çevrelerinde yaşayanlar, uzun yıllar boyu hep aynı yaşta okurlarının karşısında arz-ı endam etmişlerdir.

Sinemada da durum bundan çok farklı değildir. “Bond, James Bond,” 1962’de, beyez perdede ilk göründüğü günden bu  yana neredeyse aradan yarım asır geçmesine rağmen, hala sırım gibi vücuduyla genceciktir. Yapımcılar, dünyanın bu en ünlü ajanının yaşlanmasına bir türlü izin vermemektedirler.

Bunun da çaresini, Bond rolünü başka başka oyunculara oynatmakta bulmuşlardır. Sinemada bu yöntem diğer bir çok seri kahraman için denenmiş ve başarılı da olmuştur. Hemen aklıma gelenler arasında size Tarzan’ı, Süpermen’i, Betmen’i örnek gösterebilirim. Mis Marple’ı oynayan bir çok yaşlı oyuncunun şimdi mezarda olması, bu olgunun traji komik yanını sergilemesi bakımından ilginçtir.

Ancak son zamanlarda durumun biraz değiştiğini, sinemadaki kahramanların yaşlandıklarını gçrmekteyiz. Örneğin, serinin son filmini yıllar sonra çeviren Harrion Ford, yaşlanmış bir İndiana Jones olarak karşımıza çıkmıştı. İngiliz kendini beğenmişliğinin on cüreti olan Harry Potter da çocukluğundan başlayan serüvenlerini   delikanlılık devresinde noktalamayı bildi. Tabii burada, filmin dayanağı romanın da aynı  yöntemi benimsemiş olduğunu söylemeliyim. Yazar J.K.Rowling, serinin her cildinde kahramanını biraz daha olgunlaştırdı. Nihayet beşinci kitapta onu çocuklukla ilgisi kalmamış bir yetişkin olarak bizlere sundu. Aslında romanlarda kahramanların yaşlanması,  daha sık görülen bir olgudur. Örneğin Pardayanlar serisi böyledir. Üç Silahşörler de öyle.

Yazarların çoğu zamanın akıp geçmesine, koşulların ve yaşam tarzlarının değişmesine sanıldığından daha fazla önem verirler. Hatta bazıları, dayanamayıp kahramanın ölüm hikayesini bile yazar. Sinemada “Baba” filmleri böyledir.

Hercule Poirot Kaç yaşında?

Hercule Poirot ‘nun yaşı da her zaman merak konusu olmuştur. 1920’lerin başında başlayan Poirot’nun serüveni aşağı yukar yarım asır sürdüğüne göre, ünlü dedektif öldüğünde yaşının en az 100 olması gerekmektedir. Çünkü,  Essex kırlarının ortasındaki Styless Konağında geçen ilk macerada bize anlatıldığı kadarıyla Hercule Poirot emekli bir polistir. Ülkesi Belçika’nın Almanlar tarafından işgali üzerine İngiltere’ye iltica etmek zorunda kalmıştır. Emeklilik yaşının 55 olduğu varsayılırsa, savaş sırasında Güney İngiltere’ye geldiğinde en iyimser ihtimalle yaşı 57-58 civarıdır. Savaşın yeni bittiğini, o sırada civardaki bir hastanede rehabilitasyon amacıyla kalmakta olan Yüzbaşı Hastings’ten öğreniriz. Romanın aynı zamanda anlatıcısı olan  Yüzbaşı Hastings’le Hercule Poirot savaştan önceki yıllarda tanışmışlar ve ahbap olmuşlardır. Yeniden İngiltere’de karşılaştıklarında muhtemelen yıl 1918 veya  1919’dur. Roman da zaten 1920 yılında basılmıştır.
20 yıl sonra yani 1940’ta Poirot, yaşı seksene yaklaşmış bayağı yaşlı bir adam olması gerekirken, Evil Under the Sun, Sad Cypress, One Two Buckle My Shoe, Five Little Pigs gibi en alengirli maceralarını yaşar. 1955’te Hickory Dickory  Dock cinayetlerini çözmek için sık sık Baş müfettiş Japp’la birlikte bir öğrenci yurdunu sık sık ziyarete gittiğinde 90 yaşından beklenmeyecek bir cevvaliyet içindedir. Ancak, Poirot’nun yaşlandığını Bayan Christie de sonunda farketmiş olmalı ki, onun maceralarını yazmaya ciddi bir ara verir. 1963’te kör bir kadının evindeki cesedin ve saatlerin esrarını çüzmek için geri döndüğünde Poşrot artık tam manasıyla bir ihtiyardır. Kafası mükemmel çalışmakta, ama fizik olarak yaşamını güçlükle sürdürmektedir. Hareket kaabiliyeti çok sınırlanmıştır. Buna rağmen 1972 yılına kadar ilgisini çeken esrarlı cinayetlere bulaşmaktan kendini alamaz.

Agatha Christie’nin Hercule Poirot’sunun en güzel macerası hangisidir?
Bence en güzel maceralarından biri olan Hallowe’en Party (Elmayı Yılan Isırdı) 1969’da geçtiğine göre, dünyanın en büyük ve en kendini beğenmiş dedektifi en az 104 yaşındadır. Ve her nedense gençleşmiş gibi bir hali vardır. Nihayet 1972’deki son macerası Elephants Remember (Filler de Hatırlar) dan sonra Hercule Poirot ölür. Ama hemen değil. 1975 ‘te, yani tam 110 yaşında.

Tiyatrocuların, tiyatro sahnesinde ölmek istemeleri gibi, Poirot da en fazla istediği yerde, bir cinayet soruşturmasının sonunda hayata gözlerini kapar. Zaten romanın da adı Curtain’dir. Türkçesi Perde anlamına gelir, yayınevi Türkçe baskılara Ve Perde İndi adını vermiş ama ben Son Perde’yi tercih ederdim.
Bu  macerada Poirot yine Yüzbaşı Hastings’le beraberdir. Yine, yıllar sonra, ilk karşılaştıkları yerde, eski sahipleri tarafından satılmış, biraz modernize edilerek otele dönüştürülmüş Styless konağındadırlar. Hayli dokunaklı ve yürek burkucu bu  finalde, Poirot, yardımcısı olmaksızın hiçbir işini yapamayacak bir haldedir. Fizik olarak tam bir enkazdır. Ama beynindeki gri hücreler, 1920 yılında Styless’deki cinayetin esrarını çözerken nasıllarsa hala aynıdırlar.

Peki ama, spor yapmayan, adeta bir tembellik abidesi olan, sık sık hastalanacak kadar vücudu dirençsiz olan, yaşamını büyük bölümünü şişman ve göbekli olarak geçiren, düzenli olarak kakao içen, alkol ve sigaraya hayır demeyen, sık sık restoranlarda leziz (yani tere yağlı, kızarmış ve soslu) yemekler yiyen, şaraplar içen bir adam olan ve bildiğimiz kadarı dişçi(!) dışında pek doktora da gitmeyen Mösyö Poirot’nun bu kadar uzun yaşamasının sırrı nedir?

İşin içyüzünü az çok biliyorduk ama Bayan Christie’nin otobiyografisini okuduktan sonra iyice emin olduk. Agatha Christie’nin yazarlık macerası tamamen bir hobi, ne yapacağını bilemeyen zengin bir kızın boş zamanlarını değerlendirme macerası olarak başlamıştı. Bir daha Hercule Poirot macerası yazacağını aklına bile getirmiyordu. O yüzden dedektifi yaşlı başlı bir adam olarak kurguladı. 55-60 yaşlarında, Belçikalı bir polis emeklisi.

Ancak yayıncısı yeni bir Poirot romanı yazması için çok ısrar etti. O da yazdı tabii. Çünkü paraya çok ihtiyaç duyduğu bir dönemdeydi artık. Bunu başka Poirot romanları izledi.  Zamanla Poirot’nun çevresindeki insanlar yaşlandı, hatta öldüler. Yakın dostu Arthur Hastings’in çocukları oldu. Onlar da büyüyüp evlendiler. Çevre de değişti zamanla. Evler, mahalleler, caddeler, restoranlar, kılık kıyafet, bütün bunlar ister istemez değişti. Bu kadar değişikliğin ortasında Hercule Poirot’nun değişmemesi, yaşlanmaması imkansızdı elbette. Yaratıcısının ölümüne kadar yaşamak zorunda bırakılması, Hercule Porot ‘nun her faniye nasip olmayacak kadar uzun bir süre hayatta kalmasını sağladı.

110 yaşındaki bir adamın fildır fildır bir katilin peşinde dolanması biraz garip olmakla birlikte, Agatha Christie’nin yumuşak ve gizemli üslubu  bu anormalliğin biraz gözden uzak kalmasını sağladı. Sadece, saçını ve bıyığını boyadığına dair imalar, “sandığımdan da yaşlıymış, en az 100 olmalı” gibi abartılı yakıştırmalar, “ben onun öldüğünü duymuştum” türünden komikliklerle Porot’nun yaşı üzerinde fazla spekülasyon yapılmasını engelledi. Çok yaşlı bir adamın cinayet soruşturması yapmasını makul gösterecek  bir kurguyla okuyucularının karşısına çıktı.

Hercule Poirot 1976 yılında, 110 yaşındayken   doğal olmayan bir nedenle öldü. Kimbilir, belki bir süre daha yaşayabilirdi?

Yazar:

Gencoy Sümer
Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum

Gencoy Sümer

Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.