Blog

Brigitte Aubert Polisiyesi: Dr. March’ın Dört Oğlu 

Polisiye roman eleştirisi için bu hafta Brigitte Aubert‘den bir polisiye kitap seçtik: Dr. March’ın Dört Oğlu. Yazarın ilk romanı bu. 1992 yılında yazmış.
Roman, bize tuhaf bir ailenin öyküsünü anlatıyor. Doktor ve karısının 4 oğlu vardır. Bu çocuklar dördüzdür ve içlerinden biri katildir.

En doğrusu polise gitmesi, öyle değil mi? Ama içinde bulunduğu koşullar, polise gitmesine engeldir. Çünkü hapisten yeni çıkmıştır, vize süresi dolmuştur, takma bir adla çalışmaktadır. Üstelik, bir hırsızlık olayı dolayısıyla arananlar listesindedir. Aileden ve kasabadan kaçıp gitmesine ise iklim koşulları engel olur. Karlar altındaki kasabanın diğer kentlerle ulaşımı kesilmiştir.

Sonunda istemese de Jeanie, katilin peşine düşmek zorunda kalır. Gelişen olayların devamında cinayetleri dördüzlerden hangisinin işlediğine karşı duyduğu şiddetli merak, onu içinden çıkamayacağı bir kabusa doğru sürükler.

Roman, katilin ve hizmetçi kızın günlükleri halinde yazılmıştır. Yani biz okuyucular, olayları karşılıklı tutulmuş bu günlüklerden takip ederek öğreniriz. Cinayetler işlenir, Jeanie katilin günlüklerini okur, bir şeyler yapmaya çalışır, ama beceremez. Derken, katil, hizmetçi kızın günlüklerini okuduğunu anlar. Böylece gerilimin zirvesine tırmanan öykü tam bir kedi-fare oyununa döner.

Brigitte Aubert, çağdaş bir polisiye romana imza atmış.  Öykü bildiğimiz anlamda bir dedektiften yoksun ama, klasik polisiyeye lezzetini veren muamma, akıl oyunları ve gerçeği gizleme sanatından bolca nasibini almış. Böyle olunca da ortaya keyifle okunan bir yapıt çıkmış.
Romanın başarısının arka planı bunlarla sınırlı değil. Kitap baştan aşağı bir korku-gerilim romanı gibi de okunabilir. Bu haliyle de elden bırakılması imkansız.
Ve tabii müthiş finali. Bir polisiye romanın, herhalde en iddialı sayfaları, herşeyin açıklandığı akıllarda hiçbir sorunun kalmadığı en son bölümüdür. Dr. March’in Dört Oğlu, inanılmaz, beklenmedik bir biçimde noktalanıyor. Çözüm öylesine şaşırtıcı ki, okuduklarınıza inanamıyorsunuz.
Bu şaşırtıcı final, size şunu da düşündürtüyor. ‘Gerçek apaçık ortada olduğu halde, ben bunu nasıl görmedim?’ Bu da yazarın ustalığı. Gerçekleri ta gözümüzün içine soktuğu halde, bizden onu saklamayı da becerebiliyor. Bu yönüyle, Brigitte Aubert’in, Agatha Christie’nin sıkı bir takipçisi olduğunu söylemek mümkün.

Roman, kısa oluşuyla da dikkat çekiyor.  Topu topu 160 sayfa. Bunun önemli nedeni, olayla ilgisiz hiçbir ayrıntıya yer verilmemesi. Diğer bir deyişle, verilen her ayrıntının, olayların gelişimine ve düğümün çözümüne bir katkı yapması. Uzun lafın kısası, birinci perdede duvarda asılı duran tabanca, son perdede patlıyor. Yani iş olsun diye sağa sola sepiştirilmiş, işlevsiz, biblo gibi duran hiç bir nesne, olay ya da karakter yok romanda.

Brigitte Aubert, hizmetçi kızın korku ve endişelerini çok güzel yansıtmış. Sürekli yağan kar, kaçıp gitmenin imkansız olduğu bir şehir, ve artık silahını size çevirmiş olan çok zeki bir katil.
Olgular, akla uygun bir biçimde gelişiyor.  Mantık dışı ya da zorlama hiçbir durum yok.
Bu çağdaş ama klasik roman lezzetindeki polisiyeyi bütün polisiye sever okurlarımıza, okumaları için tavsiye ediyoruz. Şuna eminiz ki, bitirinceye kadar onu elinizden bırakamayacaksınız.

Brigitte Aubert hakkında bilgi almak için lütfen tıklayınız...


Romanın Künyesi

Kitabın Adı: Doktor March’in Dört Oğlu*Yazar: Brigitte Aubert*Baskı Tarihi: Mayıs 2011*Sayfa sayısı: 160

Orijinal Adı: Les Quatre Fils Du Docteur March*Çeviren: Esin Talu Çelikkan*Yayınevi:Metis Yayınları

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum