EVDEKİ HESAP JOHN VERDON HIZINA UYMADI… Yaz ayları benim için bolca tembellik zamanlarıydı aslında. Bu yazı pek sevemedim ben. Deniz, güneş, kum, şezlong ve kitap keyfi pek bir kısa sürdü. Öncesi ve sonrası ise bol aksiyon dolu günler oldu. Bu aksiyonlar planlar çerçevesinde olmayınca da her iş birbirine karıştı. İşin özü evdeki hesap çarşıya uymadı.
Koskoca yaz tatiline sadece 2,5 kitap sığdırmış olmanın utancı üzerimde. O buçuk da epeydir buçuk olarak okunmayı bekleyen bir John VERDON kitabı desem, yazarın ne sürükleyici kitapları olduğunu bilenler, durumumun vehametini daha iyi anlayacaktır. Şimdi farzedelim ki yeniden bu balkondayım ve John VERDON kimdir, size bu manzaranın karşısında yazıyorum. Siz hangi manzaranın karşısında okuyor olmayı isterseniz,orda okuyor olun, ne dersiniz?
John VERDON Kimdir?
İşte bu sorunun cevabı pek gizemli çıktı. Sanırım yazarın kitapları bile bu kadar gizemli değildi. Şu sanal dünyada yazarla ilgili ulaşabildiğim bilgi öyle sınırlıydı ki; yazarın resmi sitesinde kendi ağzından yazdığı biyografiden çeviri yapmak zorunda kaldım.
“Kendimi bildim bileli, başka yerde olmak, başka birşey olmak, hatta başka biri olmak istemiştim.” diyerek başlıyor VERDON kendini anlatmaya.
Aldığı eğitimden, çalıştığı işlerden memnun olmayan John Verdon, hep bir yazar olma hayalini gerçekleştireceği anı kolluyor. Yaptığı hiçbir şey onu tatmin etmeye yetmiyor. Ne kısa bir dönem yaptığı dublörlük, ne dövüş sporları üzerine uzmanlaşmak, ne spor arabalar hiç biri ona mutluluk vermiyor. Seksenlerde alkolik,doksanlarda işkolik olarak tanımlıyor kendini. Reklam yazarı olarak çalıştığı dönemleri ise yazarlığa adım atmada promasyon olarak nitelendiriyor. Reklam yazarlığını bambaşka bir alan için bırakan John VERDON, ahşap üzerine eğitim alıyor ve sonraki on yılını Shaker tarzı mobilyalar üreterek geçirdiğinden bahsediyor.
“Ticari pilot lisansı edinmem de gelecek için yeni bir rota ancak bu başka zamanın hikayesi…” diyen John VERDON, hayatta ne yaparsa yapsın hep yeni hedefler peşinde olacak doyumsuz insanlar kategorisinde biri kanımca. Eşinin New York’taki öğretmenlik işinden ayrılmasından sonra, tıpkı kitaplarının baş kahramanı Dave Gurney gibi kırsala yerleşen yazar, ilk defa başka yerde olma isteğinden vazgeçtiğini, Catskill dağlarının batısında yer alan kasabayı çok sevdiklerini belirtiyor. Hayatındaki arayıştan vazgeçerek kırsal yaşamdaki sakin ve huzurlu günlerinde kendini okumaya daha çok veren yazar, polisiye kitaplarını keşfediyor, keşfetmekle kalmayıp çok da sevmeye başlıyor.
Bir sohbetlerinde eşi Naomi’ye bu tarzı ne kadar çok sevdiğini anlatırken,eşinin “Neden kendi gizem romanını yaz mıyorsun?” sorusu üzerine, biraz şüphe biraz da başarısızlık korkusu taşısa da yazmaya karar veriyor. Bu karardan iki yıl sonra ortaya ilk romanı olan “Aklından Bir Sayı Tut (Think Of A Number)” çıkıyor.
Kararsızlıkla ve kendinden şüpheyle piyasaya sürdüğü bu ilk roman hem eleştirmenlerden hem de okurlardan öyle güzel dönütler alıyor ki John VERDON, yayıncısı tarafından ikinci romanı için derhal teşvik ediliyor. Menejerinin de tavsiyesi ile aynı karakterle yoluna devam ettiği ikinci kitabı “Gözlerini Sımsıkı Kapat” bir yıl kadar kısa bir süre içinde raflardaki yerini alıyor, bununla da kalmıyor ikinci kitap yine en çok satanlar listesine girmeyi başarıyor ve 20’den fazla dile çevriliyor. Bu başarı onu yine teşvik etmiş olmalı ki birer yıl arayla üçüncü ve dördüncü kitapları da yayına giriyor. Her biri dilimize de çevrilmiş olan kitapların yazarı, beşinci kitabın yolda olduğunun müjdesini de kendi resmi sitesinde veriyor. Eee yayın tarihlerinin periyoduna bakarsak eli kulağında olmalı.
John VERDON kitapları:
- Aklından Bir Sayı Tut (Think Of A Number) (2011)
- Gözlerini Sımsıkı Kapat (Shut Your Eyes Tight) (2012)
- Şeytanı Uyandırma (Let The Devil Sleep) (2013)
- Peter Pan Ölmeli (Peter Pan Must Die) (2014)
İlk kitabından beri severek takip ettiğim yazarın belki de beni en çok etkileyen yanı her kitabında yer alan ana karakteri; Dave Gurney’de bulduğum doğallıktı. Bu yazıyı yazmak için yaptığım araştırma, neden böyle hissettiğimi anlamama da yardımcı oldu. Yazarın kahramanı hakkında yaptığı açıklama sizin için de açıklayıcı nitelikte olur belki.
“Polisiye roman okuyucuları bana, Dave Gurney karakterinin tanıdığım birinden mi esinlendiğini yoksa tamamen hayal ürünü mü olduğunu soruyorlar. Söylemeliyim ki Gurney karakteri tamamen benim hikayem ve kişiliğimden geliyor. İkimiz de Bronx’da doğduk, aynı liseye gittik. İkimiz de büyük şehirlerde yoğun baskılar altında çalıştık ve kırsala taşındık. Ama onun kendi sorunları var. Sonuçta o bir cinayet masası dedektifi. Bu çelik gibi bir irade ve kendi alanında yetenekler gerektirir. Hakkında yazmak için onu çok iyi anlıyorum ama yaptıklarını asla yapamazdım.”
Polisiye kitap tavsiyeleri
İlk kitabı sevdiğim bir arkadaştan alarak okumuştum. Bunu anımsayınca farkettim ki ben yeni başlayacağım bir yazar için hep tavsiyeye ihtiyaç hissediyorum. Belki bu satırları okuyan da benim gibidir düşüncesinden yola çıkarak demeliyim ki; hala bir kitabını bile okumamış iseniz mutlaka bu yazarla tanışın ve sırasını takip ederek her kitabını okuyun. Sırayı önemseyin dememin başlıca sebebi,daha önce de değindiğim gibi Dave Gurney karakterinin her kitabın ana karakteri olması ve özel hayatında yaşadığı olaylar silsilesinin daha iyi anlaşıması.
“Mark Mellery, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır.Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut – 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı”. Mellery öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir : “Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin. Küçük zarfı aç.”
“Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini,
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658”
Aklından Bir Sayı Tut kitabının arka kapağından yaptığım bu alıntı da bile John VERDON kurgularının insanda merak uyandırıcı bir nitelikte olduğu hissedilebiliyor. Bu ilk kitabı okuyan bir çok okuyucu eminim şu fikrime katılacaktır ki katilimiz de en az dedektifimiz kadar zeki, hatta yer yer çok da şaşırtıcı.
Aklında Bir Sayı Tut romanını okurken katili bulabilmeniz için yazar size tek bir şans veriyor. Belki tahmin etmeyi tercih edebilirsiniz fakat kanıtlara dayanarak bulmak istiyorsanız katilin yaptığı tek hatayı farketmeniz gerekiyor. Ancak sayı oyununun gizemini çözmeniz biraz daha zaman alabilir.
Gözlerini Sımsıkı Kapat romanında; düğün gününde başı kesilerek öldürülen psikolojik sorunlara sahip bir gelin; Jillan Perry, perişan bir haldeki damat; ünlü doktor Scott Ashton ve kimsenin nerede olduğunu bilmediği gizemli bahçıvan; Hector Flores ve Dave Gurney tüm sakinliği, zekası ve en az onun kadar zeki karısı Madeline ile karşınızda sahne alıyor.
Bazı yazarlar vardır öyle bir ilk kitap yazarlar ki üzerine ne yazarlarsa yazsınlar o ilk kitabın tadı hep damakta kalır. John VERDON yazdıkça pişen yazarlardan olmalı. Ben bu ikinci romanı ilkinden daha başarılı bulduğumu itiraf etmeliyim.
Üçüncü kitap aslında bu tezimi azcık ama bastıra bastıra vurguluyorum ki azıcık yalanlar nitelikteydi. Yine heyecanlı, sürükleyici bir maceranın kollarına atsa da bizi, ilk sayfalarında yarıda bırakmamak için kendimle savaştım diyebilirim. Siz de bu savaşta esnemelerinize galip gelebilirseniz eğer kitap sizi ortalarında sarıp samalayacak sonlara doğru soluksuz bırakacak diyebilirim. Sanki biraz daha geçiş kitabı, Gurney’in ikinci kitapta yaşadığı sorunların peşi sıra gelen buhran dönemi içinde kendini,ailesini ilişkilerini sorgulaması ve kitap ilerledikçe de üzerine çöken havadan silkinmesini takip ettiğimiz nitelikteydi.
Şeytanı Uyandırma kitabında; Gurney, bir seri katil üzerine belgesel hazırlayan genç bir kıza danışmanlık yapmayı kabul eder. On yıl önce yaşanan bu olaylarda kurbanların hepsi keskin bir nişancı tarafından zifiri karanlıkta, pahalı Mercedes arabalarını kullanırken, aynı açıdan ve noktadan kusursuz biçimde vurulmuş ve bedenlerinin yanına birer oyuncak hayvan bırakılmıştır. Asla aydınlatılamayan bu cinayetlerin üstüne bir perde çekilmiştir ve kimse bu perdeyi kaldırabilecek kadar cesaretli değildir. Tek bir kişi dışında. Gurney’in, kimseye izini belli etmeyecek kadar dahiyane bir plan yapmış olan bu caniyle oynayabileceği tek bir oyun vardır. Ölüm oyunu: Kendini hedef göster, o sana gelsin..
Peter Pan ölmeli
Ve geldik benim buçuğa.. Peter Pan Ölmeli kitabına çok ayıp ettiğimin farkındayım. Kendisi, en azından yazarına güvenimden, hiç de öyle buçuk denilmeyi haketmiyor.Bütün olamaması ile ilgili tüm kabahat benim. Şu hemen yandaki noktayı koyduğum anda, keşke bu yazıyı kitabı tamamladığımda yazsaydım, diye düşündüm. Evdeki hesabı çarşıya bir türlü uyduramadığım günlerde olduğumdan kendime güvenemedim. O sebeple bu yazıyı tamamlama görevini Peter Pan Ölmeli romanını okumuş olan VERDON okuyucularına ve onların yorumlarına bırakıyorum.
Kafeinin etkisi geçti. Saatim 03:31 ‘e döndü. Kimbilir ne zaman olur ama yeniden buluşmak dileklerimle, şu balkondan gerçekliğime dönüyorum artık… Funda Menekşe
Yazar:
En Son Yazıları
- Polisiye Dizi19 Nisan 2022Sherlock
- Polisiye Kitap Tanıtım22 Mart 2020FİRİŞTEGÂN’IN ARDINDAN
- Polisiye Kitap Tanıtım26 Şubat 2019POLİSİYE KİTAP AİLE SIRRI ÜZERİNE
- Polisiye edebiyat3 Şubat 2017Simirna Kızılı