Kadınlar neden topuklu ayakkabı giyer?

Sorgulamadığımız Davranışlar

Okuduğunuz kitaplarıdaki karakterlerin davranışlarını sorguladığınız oluyor mu? Neden bu karakter bu şekilde hareket etti ya da neden şöyle yapmadı diye. Duruma, konuya bağlı dediğinizi duyar gibiyim. Aslında gerçek yaşama bakacak olursak, sorgulamadan yaptığımız o kadar çok hareket var ki. Neler mi onlar? O zaman sevgili Ayça Mumkule’nin “Öğrenilmiş Davranışları Sorgulamamanın Dayanılmaz Hafifliği” isimli makalesini okuyalım:

Öğrenilmiş Davranışları Sorgulamamanın Dayanılmaz Hafifliği

“Adet, asıl tabiatımızı bozan ikinci bir tabiattır.” Blaise Pascal

Hayatımızın büyük bir bölümünü, hiç sorgulamadan sergilediğimiz davranışlarla geçiriyoruz. Bu davranışlar öyle bir
normalimiz oluyor ki, bunların kökenini sorgulamak aklımıza bile gelmiyor. Şöyle bir etrafınıza bakın, hatta kendinize bakın. En basitinden; ultrasonda veya doğum anında cinsiyetiniz belli olduktan hemen sonra hayatınızın kodlanmış olduğunu göreceksiniz.

Tüm hayatımız boyunca sergilediğimiz davranışlar,ritüeller, beden dilimiz ve hatta günümüzde düşüncelerimiz, atalarımızın devamından başka bir şey değildir. Artık hükmü kalmasa da, onları kayıtsız şartsız devam ettiririz. Hatta ettirmemiz engellenirse de huzursuz oluruz. Örnekler çeşitlendirilebilir; mesela, neden yemek yaparken önce soğan kavrulur bilmeyiz, ama yaparız. Hatta neden yemeğe soğan konur? Onu da bilmeyiz ama koyarız. Çünkü yemek öyle yapılmaktadır, en azından bize öyle öğretilmiştir.

Kadınlar neden topuklu ayakkabı giyer?

Tartışmayız bile, güzellik sembolü hâline gelmiştir çünkü. Peki ya asker selamı? Neden dünyanın hemen hemen her yerinde askerler sağ ellerini alınlarına götürerek selamlaşırlar. Bunu yaparken sorgularlar mı? Hayır. Çünkü asker selamı vermek gerektiğini öğreniriz ama nedenini bilmeyiz. Önemli olan, “çak bi asker selamı!” demektir çünkü.

İnsan Kaynakları departmanları, giyim kuşam yönergeleri hazırlarlar. Öyle ya kravat takılmalıdır. Peki neden takılmalıdır? Bilmeyiz.. Çünkü insanlar, bir davranışı sergilemeyi ya da sergilemek gerektiğini öğrenirler ama o davranışın kökenini merak etmezler. Sosyalleşmenin en ilginç tarafı da budur.

Ben de bunun üzerine kocaman bir hayal kurdum. Şövalyelerin kendilerini tanıtmak amacıyla zırhlarının gözlerini

kapatan bölümünü sağ elleriyle alınlarına doğru açmaları davranışı, yüzyıllardır tüm dünya askerlerinin davranışı hâline geldiyse, ya da pis sokaklarda kirlenmeden yürüyebilmek ihtiyacı için icat olmuş bir ayakkabı türü artık güzellik sembolüyse, yani insanoğlu bunu normal kabul ettiyse, bence her jest, mimik ya da beden hareketi de iletişim refleksi hâline getirilebilir. Televizyondaki kanalı, ekrana dokunup eliyle sürükleyerek değiştirmeye çalışan
bebeklerden, sokakta hasbelkader göz göze geldiği insanlara mutlak surette gülümseyen yetişkinler yaratabilsek keşke.
Kurumlarda davranışsal yetkinliklerin geliştirilmesine ilişkin bir yazı niyetiyle başlayan fakat öncesinde başarmamız
gerekenin daha derinlikli bir konu olduğunu fark ettiğim için bu şekle dönüşen yazım, dönüşümlerimize vesile olsun 🙂
Harika bir hafta geçirmeniz dileklerimle..

Ayça MUMKULE
ΔNΔHTΔR Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı
Kurucu Ortak / Öğrenme Partneri

Yazar:

Polisiye Durumlar

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum