You are currently viewing Fenerbahçe Şike Dosyası:3
Fenerbahçe Şike Dosyası:3

Fenerbahçe Şike Dosyası:3

AMATÖRLER…..

Yıllar önce bir film seyretmiştik. Adı Amatör ya da Beceriksiz Soyguncular gibi bir şeydi. Adından da anlaşılacağı gibi,  iki garibanın bir bankayı nasıl soyduklarını, daha doğrusu soyamadıklarını anlatıyordu. Sinemada, böylesi yeteneksizlikler, senaryonun da güçlü olmasıyla bazan kahkahalarla izlenebilir ama gerçek hayatta buna benzer bir olayla karşılaştığınız zaman algılama trajediye dönüşmekte.

Şike skandalında öyle garabetlikler var ki, şaşmamak,  hayretler içinde kalmamak mümkün değil. Bir kere koskoca Başkanın, etrafındaki mesleğinde kariyer sahibi, saygın insanların şike ayrıntılarında bizzat rol almaları, inasana saçını başını yolduracak türden bir rezalet. Daha da ötesi inanılacak gibi değil.

Hadi bu işe bulaştınız diyelim, bütün Türkiye’nin telefonlarının dinlendiğini mısırdaki sağır sultan bile duydu. Bir sizin mi haberiniz olmadı? Sonra nasıl olur da siz ve adamlarınız , umuma açık mahallerde muhataplarınızla buluşur ve onlara poşet ya da çanta içinde para verirsiniz? Az çok tanınan  bir yüzünüz olduğunu, orada biri sizi görse, ne yaptığınızı bilmeyeceğini mi sanıyorsunuz? Herşey bir yana, ligin en iyisi olan takımınıza nasıl güvenmezsiniz? Trabzonspor’u, BJK’yı, Galatasaray’ı yenen, yenerken güzel futbol oynayan takım aynı takım değil miydi? Küme düşen Bucadan mı korktunuz? Buca’yla, Karabük’le, Sivas’la şike yapmak aklınıza nereden geldi? Bunların hepsi sizden kat be kat aşağıdaki takımlar değil mi?
Bu soruların cevabı ancak şu olabilir: Basiretiniz bağlanmıştı. Şampiyonluğu o kadar çok istiyor ve ona o kadar çok angaje olmuştunuz ki, gözünüz kararmış, riskleri düşünmez olmuştunuz.
İyi de be mübarekler, o zaman, (yani, madem bu pisliğe bulaşacaktınız) işi neden son haftalara bıraktınız. Neden son beş maça girilirken şampiyonluğu ilan edecek puanı toplayamadınız?
********
Bu kadar amatörlük ve çelişki ancak bir senaryoda olur. Zaten kendimizi bir Cohen kardeşler filmi izler gibi hissetmemiz biraz da bu yüzden. Gerçek hayatta kırk yılda bir rastlanan, tüm zavallılıklar, adilikler ve tesadüfler bir araya toplanmış. Ama aynı zamanda bu onun gerçekliğinden kuşkuduyulmasına dayol açıyor. Hiçbir şey göründüğü gibi değilse, yalan söyleyen biri (bir kurum) her zaman yalan söyleyebilirse, Fenerbahçe Başkanının şikeyle ilgili yaptığı acemiliklere ancak bir senaryoda (o da kırk yılda bir) raslanabiyorsa, soruşturmayı açan savcı Ergenekon savcısıysa, ve  bu savcı (kişi değil kurum olarak) güvenilmez biriyse, o halde neden, Emniyet’in çarşaf çarşaf basına servis ettiği tahkikat raporlarına inanalım?
*********
Emniyet’in servis ettiği raporlar…. Hem de ziyan zebil. Dün KanalTürk’te dört polis muhabirinin katıldığı bir spor programı. Muhabirlerin elinde tomar tomar raporlar. Bilmedikleri ayrıntı yok. Bütün bir sorgulama safhasını nerdeyse kelimesi kelimesine anlatıyorlar. Güya tahkikatın (soruşturmanın) gizli yapılması gerekiyor. Oysa tam tersi oluyor. Böylece, tüm kamuoyunda, göz altına alınan ya da tutuklananlar hakkında olumsuz bir izlenim (bu hafif oldu) yaratılıyor. Bu bir karalama kampanyası. Karalanansa Türkiye’nin en büyük sivil toplum organizasyonu olan Fenerbahçe.

8 Temmuz 2011 ODATV’den: 
Neredeyse tüm gazetelerin birinci sayfasında polisin çektiği fotoğraflar var. Bunlara bakınca irkiliyorsanız, çünkü “ne yeni”diyorsunuz “delil bu mu?” Ne var bu fotoğraflarda, neyi ispat ediyor bunlar? Koca bir hiç.

 

Aziz Yıldırım ve ekibi, Mecnun Otyakmaz ekibiyle yan yana görünüyor. Eee! Neyi ispat ediyor bu? Yazıyorlar, “şikeyi konuşuyorlar.” Bu fotoğraf dile mi geliyor? Ya da ortam dinlemesi mi var? Varsa polis bunu niye sızdırmadı? O halde bakın net yazalım, kesin böyle bir dinleme yoktur.

 

Bitmedi.

 

Aziz Yıldırım telefonda demiş ki;“şirkete üç hizmetçi bulun.” Vay işte yakalandı, “üç hizmetçi dediği üç şikeci aracı bulun” demek. İyi de kime göre bu yorum? Polise göre kuşkusuz.

 

Telefon tapelerinde hep büyük sonuçlara varılacak konuşmalar varmış. Neymiş,“tarlalar yeşillendi.” denmiş. Bu da şike anlamına geliyormuş! Yine bir yorum. Ya değilse, ya Rus Nataşa anlamına geliyorsa, ya “bu gece alem yapalım”demekse!

 

Vay efendim, Fenerbahçe yöneticisi şu maça gitmişmiş! Vay efendim, Emenike Fenerbahçe’den farklı aylara ait 9 milyon Eroluk senet almış!

 

Rakip maçları izlemeye giden yöneticiler yandı; öyle “futbolcu takip ediyoruz, transfer edeceğiz” yalanına(!) kimse inanmaz artık!!!

 

Emenike transfer parasını senetle almış, olur mu?

 

Allah’ın “pis siyahı” nohut-buğday karşılığı niye gelmiş, demek para aldı öyle mi, al sana şike!
Bu arada elimizde kamuoyunu etkileyecek telefon tapeleri mi yok, öyle ya Taraf polis belgesi gelmeden kolunu kıpırdatmaz, o halde verin oradan 2004 yılında yapılmış bir Sedat Peker telefonunu.
Haa! Unutmayalım bu tür büyük operasyonlara yeraltından bir iki isim de koyalım ki, kamuoyu “hah işte” desin. Bu son operasyonun yıldızı “Peker”soyadı.
Bakınız.
Şike operasyonunda gözaltına alınanlar, tutuklananlar suçlu mu suçsuz mu biz bilemeyiz. Bildiğimiz, sezgiyle, kuşkuyla hiç kimseyi mahkum edemezsiniz. Hukuk somut delil arar . Aziz Yıldırım, Mecnun Otyakmaz’a 2 milyon dolar mı verdi, bunu ispat edersiniz, paranın izini sürmekle MASAK’la vs. olur.
Tabii sizin niyetiniz başkaysa onu bilemeyiz…
Yazılarımızı beğeniyorsanız hemen aşağıda yer alan Twitter ve Facebook düğmeleri aracılığı ile çevrenizle paylaşmanızı rica ederiz. Desteğiniz için teşekkürler!

Yazar:

Gencoy Sümer
Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum

Gencoy Sümer

Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.