Sharon Tate Cinayeti: Roman Polanski’nin Eşinin Korkunç Ölümü

Sharon Tate cinayeti, yönetmen Roman Polanski‘nin eşi Sharon Tate’in, Charles Manson liderliğindeki tarikat üyeleri tarafından feci bir şekilde öldürülmesi olayıdır. Amerikan kamuoyu, 1969 yazında bu korkunç cinayetle sarsıldı. Ünlü oyuncu Sharon Tate, karnındaki sekiz buçuk aylık bebeği ile birlikte, Los Angeles’teki evinde öldürüldü.

10 Ağustos sabahı bütün ajanslar bu haberi geçiyor ve Beverly Hills’deki muhteşem evde ölenlerin sayısını beş kişi olarak bildiriyordu. Sharon Tate dışında, her biri kendi alanlarında ünlü şahsiyetler olan Tate’in üç arkadaşı ve Polanski ailesiyle ilgisi olmayan genç bir satıcı da öldürülenler arasındaydı. Cesetler, sabah eve gelen hizmetçi tarafından bulunmuş ve hemen polise haber verilmişti.

Sharon Tate

Sharon Tate Cinayetine Medyanın İlgisi Büyük Oldu

Amerika’da güvenliğin en fazla olduğu bölgelerin başında gelen Beverly Hills’deki bu tüyler ürpertici kanlı cinayet, Los Angeles’da büyük bir panik yarattı. Ülke büyük bir şok dalgasıyla sarsıldı: İnsanlar evlerinde bile güvenlik içinde değillerdi! Olay, bugün pek çok korku/gerilim filminde görmeye alıştığımız ama o günler için eşine çok az rastlanabilecek bir toplu cinayetti. Cinayete kurban gidenler ünlü ve zengin insanlardı. Sharon Tate, yükselen yıldızlık kariyeri ve Roman Polanski ile yaptığı evlilik nedeniyle tüm dünya medyasının ilgi odağıydı.

Sıradışı Bir Cinayet

Cinayeti sıradışı yapan asıl unsur, akıl almaz derecede kanlı oluşu ve Sharon Tate’in doğumuna iki hafta kalmış olan karnındaki bebeğinin de bıçak darbeleriyle öldürülmesiydi. Katiller, kurbanlarının kanlarını içmişler ve duvarlara kanlarıyla yazılar yazmışlardı.

Charles Manson

 

Roman Polanski ve Sharon Tate’in Aşkı

1969 yazında, dostlarıyla birlikte vahşi bir cinayete kurban giden Sharon Tate, 24 Ocak 1943’de Teksas’ta doğdu. Babası orduda görevliydi. Sahne ya da sinemada yetenekli değildi ama çok güzel bir kızdı. Bu güzelliği sayesinde birçok yarışmada birinci gelmiş ve dikkatleri üzerine çekmişti. Babasının görevi dolayısıyla İtalya’dayken askeri bir derginin kapağında çıkan resmiyle sinema ve televizyona adım attı. Ufak tefek rollerde oynarken giderek şansı açıldı ve ilk büyük başarısını Eye Of Devil ile yakaladı. Londra’nın gece hayatına kapılan Tate, gittiği kulüplerden birinde Roman Polanski ile tanıştı. Ünlü yönetmen, Korkusuz Vampir Avcıları filmi için oyuncu aramaktaydı ve rolü Sharon Tate kaptı. Film bittiğinde Polanski, Sharon’a aşık olduğunu itiraf etti.

Sharon Tate ve Roman Polanski’nin Evliliği

İki sevgili 1967 yılında Amerika’ya döndüler. Sharon yeni bir film çevirecek, Polanski ise ünlü Rosemary’nin Bebeği’ni çekecekti. Bu filmde Sharon’un da kısa bir rolü vardı. Ayrıca film çekiminde yönetmene büyük yardımı oldu. Çift, 1967 yazında İngiltere’ye döndüler ve evlendiler. Polanski’nin Londra’daki evine taşındılar ve geniş dost çevreleriyle iyi vakit geçiriyorlardı. Aynı yılın sonunda Sharon hamile kaldı ve 20 Temmuz 1969’da Amerika’ya döndü. Polanski ise 12 Ağustos’ta gelecekti. Bebeğin o günlerde doğacağı hesaplanmıştı.

Cinayetlerin işlendiği ev -10 Ağustos sabah

Cinayet Gecesi

9 Ağustos 1969 günü Sharon’ın yakın dostları akşam yemeği sonrası Beverly Hills’deki eve geldiler. Hollywood’un ünlü kuaförü Jay Sebring, Folger Kahveleri’nin sahibi Abigail Folger ve onun arkadaşı Voytek Frykowski bu korkunç cinayetin kurbanları oldular.

Sharon Tate Cinayeti Olay Yeri İncelemesi

Ertesi sabah gelen hizmetçinin karşılaştığı manzara korkunçtu. Her yer kan içindeydi. Sharon Tate’in kanla duvara yazılmış “DOMUZ” kelimesi en rahatsız edici manzaralardan biriydi. Sharon Tate’in vücudunda 16 bıçak yarası saptandı. Sebring tabancayla vurulmuş, Folger ise 51 kez bıçaklanmıştı. Frykowski hem bıçaklanmış hem de ağır bir şeyle dövülmüştü. Cesetlerin bahçede bulunması, kaçmaya çalışırken öldürüldüklerini gösteriyordu. Evin bütün alarm bağlantıları ve telefon hatları kesilmişti. Bahçede de, Polanskilerle ilgisi olmayan genç satıcı Steven Parent’in cesedi bulunmuştu. Parent, bekçi William Gerretson’ın arkadaşıydı ve yanlış zamanda yanlış yerde bulunuyordu.

Katliam Gecesinden Kurtulan Tek Kişi

Katliam gecesinden kurtulan tek kişi, evin geniş bahçesindeki müştemilatta kalan bekçi Garretson’du. Bütün kuşkular onun üzerinde toplandı, ancak suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakıldı. Garretson, gece yüksek sesle müzik dinlediği için bağırışmaları veya silah seslerini duymamıştı.

Roman Polanski’nin Bunalımı

Cinayetler, Roman Polanski’yi büyük bir psikolojik çöküntüye soktu. Katiller yakalanana kadar paranoyak bir halde yaşadı. Yıllar sonra yazdığı biyografisinde, Tate’in ölümü ile dini inançlarının kalmadığını belirtti. Kamuoyunda bu kanlı cinayetlerin satanizmle bağlantısı olduğu iddia ediliyordu.

Cinayetin Ardındaki Tarikat: Charles Manson

Araba hırsızlığı nedeniyle hapse girmiş bir kadın, Sharon Tate cinayetine ilişkin, koğuştaki arkadaşlarına bazı şeyler anlatmış ve bununla övünmüştü. Susan Atkins adındaki bu kadının ifadesi alındı ve cinayetin satanizmden pek uzak sayılamayacak bir tarikatın işi olduğu ortaya çıktı. Susan Atkins, bu tarikatın üyesiydi ve Beverly Hills’deki cinayeti bütün ayrıntılarıyla anlattı. Sharon’u ve karnındaki bebeğini öldüren oydu. Cinayetleri dört kişi birlikte işlemişlerdi. Çetenin reisi Charles Manson adında bir psikopattı.

Charles Manson ve Ailesi

Manson’un, adli tarihin kaydettiği en sıra dışı canilerden biri olduğu yakalanması ve suçlarını itiraf etmesiyle birlikte ortaya çıktı. Çetenin davası 1970 yılında görülmeye başlandı. Manson, mahkemeyi kısa zamanda bir tiyatroya çevirdi ve bir fenomen haline geldi. İdama mahkum edilmesine rağmen, yasadaki değişiklik nedeniyle bu uygulanmadı ve ölene kadar hapis cezası aldı. Susan Atkins, affedilmek için başvurmasına rağmen sürekli reddedildi. 2009’da ölmeden önce Sharon Tate cinayetine karışmaktan pişman olduğunu belirtti.

Charles Manson, hakkında yazılan kitaplar ve çevrilen filmlerle bugün popüler kültürün bir parçası haline gelmiştir. O da kitaplar yazmaya ve mesajlar vermeye devam ediyor.