Ölüm Cezası Nedir?

Ölüm Cezası Nedir?

İşlenen bir suça verilen en ağır cezadır. Genellikle adam öldürenlere uygulanır. Bunun yanı sıra vatana ihanet edenlere, savaşta asker kaçaklarına yönelik uygulamalar da oldukça yaygındır. Çin’de yolsuzluk yapanlar da idam edilmektedir.

Ölüm Cezası, özellikle politik davalarda geniş çaplı uygulama alanı bulmuştur. Bunun bizde en bilinen örnekleri, Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının cinayet işlememiş olmalarına rağmen idam edilmeleri gösterilebilir. Ölüm cezası, aralarında Türkiye de olmak üzere pek çok ülkede iktidarı elinde bulunduranların politik rakiplerini bertaraf etme yöntemi olarak kullanılmıştır.

Cinayet işleyen birinin idam edilmesi, kadim bir gelenek olan “göze göz, dişe diş” felsefesine dayanır. Bu gelenek hemen hemen bütün dinlerde vardır. Bir katilin affı, ancak maktulün ailesinin onayıyla mümkündür. Aile affetmezse idam gerçekleşir.

Gelenek zamanla yasal çerçeveye oturtulmuş, idam cezası toplumsal prosedürün bir parçası haline gelmiştir. Ancak, cezanın geri dönüşe imkan vermemesi, yani telafisinin mümkün olmaması,  insan onuruna aykırı bulunması ve büyük bir acıya katlanılmayı gerektirmesi, zamanla   idam cezalarının bir çok ülkede kaldırılmasına yol açtı.

Ölüm Cezasının Uygulandığı Ülkeler

Günümüzde  Avrupa’da idam cezası -Beyaz Rusya hariç- tamamen kalkmıştır. Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda’nın yanı sıra, Orta Amerika’da, Arjantin’de, Afrikanın Güney ülkelerinde de bu ceza yürürlükte değildir. Buna karşılık ABD’de, Japonya’da ve müslüman ülkelerin tamamında vardır.

Ölüm Cezası İnfaz Usulleri

Ölüm cezasının en yaygın şekli asarak yapılan infazdır. Bu yöntem tarihin eski çağlarından beri bu gün hala yaygın bir biçimde uygulanmaktadır.
ABD’de geniş uygulama alanı bulan üç yöntem Gaz odası, elektrikli sandalye ve öldürücü iğne enjekte etme genellikle bu ülkeye özgü olmakla birlikte aynı infazı kullanan birkaç ülke daha vardır.

Kurşuna dizme, taşlayarak öldürme ve kılıçla kafa kesme gibi yöntemler de başta bazı müslüman ülkeler olmak üzere, az sayıda devlet tarafından uygulanan ölüm cezası şekilleridir.

Giyotin

Giyotin, Fransa’ya özgü bir infaz aleti sanılsa da başka ülkelerde, örneğin Almanya’da da kullanılmıştır. Hem de 20. yüzyılda. Fransa’da idam cezasının kaldırıldığı 1981 yılına kadar giyotinler yegane idam infaz yöntemiydi. Son giyotinle idam 1977 yılında yapılmıştı. Almanya’da ise giyotin 1949’daki idamdan sonra kaldırıldı.

Gaz Odaları

Tarihteki infaz usullerinden biri de zehirli gaz odalarıdır. Genel kanının aksine Almanların değil Fransızların icadı olan zehirli gaz odaları ilk kez Fransız devrimi esnasında kullanıldı. Ama asıl yaygın kullanımı 2. Dünya Savaşı yıllarında oldu. Naziler, Yahudi ve Çingenelerin soykırımı için gaz odalarında topluca yasadışı infazlar yaptılar. İşin ilginç tarafı, zehirli gaz odalarının, İngiltere’de de vatana ihanet edenler için kullanılıyor olmasıydı. Bu cezalandırma yönteminin 1982 yılında Avrupa Parlamentosu tarafından yasaklanması üzerine İngiltere’de de kaldırılmıştır. Zehirli gaz odalarında zehir olarak, hidrosiyanür, karbondioksit veya karbon monoksit kullanılıyordu.

Türkiye’de Ölüm Cezası

Türkiye’de 1984 yılından beri uygulanmayan idam cezası 2002’de kısmen, 2004’te ise tamamen yürürlükten kaldırıldı. Türkiye’de 1920 yılından, idam cezasının fiilen kalktığı 1984 yılına kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanan ve infazı yapılan idamların sayısı 712 dir. Bunun 15’i kadın hükümlülerdir. Ancak bu rakama, onay için Meclis’e gelmeyen İstiklal Mahkemesi idam kararları dahil değildir. İstiklal Mahkemesi’nin 2000 civarında idam kararı verip infaz ettiği tahmin edilmektedir.
1965 yılına kadar infazlar Sultanahmet Meydanı, Samanpazarı gibi halka açık alanlarda ve gündüz vakti infaz edilirlerdi. 1965’den sonra infaz kanununda yapılan değişiklikle idam cezaları, cezaevi avlularında, güneş doğmadan önce ve gizlice yapılmaya başlandı.

Genco Sümer

Yazar:

Turgut Şişman
Turgut Şişman
Turgut Şişman, PolisiyeDurumlar.com ve Dedektifdergi.com sitelerinin kurucuları arasında yer aldı ve halen polisiyeseverlerin ilgi ile takip ettiği bu iki projede aktif olarak görev almaktadır. Çeşitli kitaplarda ve online platformlarda hikaye ve makaleleri yayınlanan Turgut Şişman, Polisiye Yazarlar Birliği üyesidir ve 2005 yılından bu yana İngiltere'de yaşamaktadır.

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum