SÜRECİN MEDYA VE POLİS AYAĞI….
4 Temmuz rezaleti, medyanın da çok kötü bir sınavdan geçmesine yol açtı. Savcının henüz sanık sandalyesine oturttuğu insanları, daha mahkeme kararı bile alınmadan Medya alenen suçlu ilan ederek sınavdan alabileceği en kötü notu aldı.
Aynı şey Ergenekon davasında da yapılmıştı. Haklarında hiçbir kanıt olmayan, hatta neyle suçlandıkları bile bilinmeyen insanları medya, darbecilikle o kadar kolayca, suçlamıştı ki, ağzımız bir karış açık kalmıştı.
Bu kez, Fenerbahçe başkanının emniyette çekilen fotoğrafı, timsah gözyaşlarıyla gazetelerin sayfalarını süslüyordu. HaberTürk gazetesinin tam sayfa yayımlayarak verdiği bu fotoğraf, karalama kampanyasının iç yüzünü de gözler önüne sermiş oldu.
Bundan sonra, Aziz Yıldırım aklansa bile, o fotoğraf tıpkı bir hayalet gibi onu takip edecekti. Zaten amaç da buydu. Karalamak ve zihinlere bu fotoğrafı yerleştirmekti.
Evet, Aziz Yıldırım çok güçlüydü. Her Fenerbahçe başkanı gibi, hatırı her zaman sayılıyor, kaprislerine boyun eğiliyordu. Ondan çekinildiği de doğruydu. Ama yasadışı yollara sapma iddiası, mafya ilişkisi, bunlar bambaşka hususlardı. Açıkça ispatlanmadan gazete sayfalarına taşınması, ancak karalama kampanyasının bir destekçisi olmakla mümkündü. Üstelik bütün bunlar olurken kendini savunmaktan, gücünü ortaya koymaktan açiz ve düşmüş bir durumdaydı.
Bir kısım medya, fırsat bu fırsattır deyip, ya da kişisel husumetlerinden dolayı kimi spor adamları durumdan istifade edip Aziz Yıldırıma saldırmakla, karalama kampanyasının asıl sahiplerinin ekmeğine yağ sürüyorlardı.
Onlara sormak gerekirdi: Neden FB Başkanı güçlü konumdayken bu kadar gür sesle ortalığı inletmeyi beceremediniz., diye.
Örneğin, 4 temmuz öncesinde, magazin basını denen paparazzi artıkları, neden Aziz Yıldırım’ın kendisinden çok genç biriyle evlenmesine ilişkin tek bir haber bile yapamadılar. Halis Ağa’ya cömertce sayfa ayıranlar, neden bu evliliği gazetelerde bir iki cümleyle geçiştirdiler? O sırada Başkanın hışmından korkan HaberTürk’ün yönetimi, şimdi Aziz Yıldırım’ın en özel resimlerini nasıl da salyaları akarak, düğün bayram ederek yayımlayabildi? İşin ilginci, habercilik adına bu skandala imza atan HaberTürk ve dolayısıyla Fatih Altaylı, bir kaç yıl sonra, hükümetten gelen baskılarla bu ilkeyi unutacak, başbakanın keyfine göre haber dizayn edecekti.
Medya sınıfta kalırken Türk Polisi ne yapıyordu peki?
O yıllar, polisin devlet içinde örgütlenmiş ayrı bir yapı olduğunu, bu yapının Pennsyilvania’dan yönetildiğini söyleyenin hapse tıkıldığı yıllardı. Nedim Şener ve Ahmet Şık, sırf yazdıkları kitapta polis-cemaat ilişkisini dile getirdikleri için, Ergenekonculukla suçlanıp cezaevine konmuşlar, ardından, Odatv davası başlamıştı. O yıllarda, Rasim Ozan ve Müstakbel eşi Nagehan, kanal kanal dolaşıp bu iki yazara lanetler yağdırıyorlar, Odatv’ye Karanlık Oda diyerek, dillerinden hiç düşürmedikleri nefret suçunu bizzat kendileri işliyorlardı.
İşte bu polis, foyasını ta o zamandan deşifre ettiğimiz bu polis, susma hakkını kullanan Aziz Yıldırım’a Emniyet’te 12 soru yöneltmişti. Evlere şenlik 12 soru.
Ben, içişleri bakanı olsam, o soruları soran yetkiliyi anında tenzili rütbeyle uygun bir vilayete gönderir, orada eline bir düdük verip trafik idare ettirirdim.
O işi bile layıkıyla yapacağından kuşku duyarak.
-Federasyona baskı yaptınız mı?
-PFDKY’a müdahale ettiniz mi?
-Federasyonu tehdit ettiniz mi?
-Emenike’yi ne şartla aldınız?
-Bucaspor için kim aracı oldu? vs.
Yahu Federasyona baskı yapmayan, tehdit etmeyen var mıydı? En son BJK zehir zemberek bir açıklamayla Federasyonu tehdit etmedi mi? Aynı şekilde, Gençlerbirliği’nden Galatasaray’ına, Manisaspor’undan Diyarbakırspor’una varıncaya kadar PFDK’ya müdahale etmeyen klüp mü kaldı? Hıncal Uluç her ağzını açışta, Ahmet Çakar her kamera karşısına geçişinde, hem de en ağır biçimde Federasyona saldırarak, karar almalarında yönlendirici, etkileyici olmadılar mı? Bu soruları soran memur, Ay’dan mı geldi? Türkiye Liglerinde hakkında en ufak bir fikri olan bir insan bu soruları nasıl hazırlar? Bir tek baskı ve tehdit yapan Fenerbahçe miydi yani? Ayrıca, bunun şikeyle ne ilgisi var?Emenike ve Buca soruları ise, bence bu soruşturmanın en koyu geri zekalılık alanını oluşturuyor. Yahu bir futbolcu ile sezon içinde anlaşmak ne zamandan beri yasak? Yasaksa bu yasağı delen sadece Fener mi? Elbette yasak değil. Ama sorgucular aydan geldikleri için doğal olarak habersizler bundan da. Fenerbahçe’nin Emenike’yi aylar öncesinden almak için harekete geçtiğini ne çabuk unuttuk? Alın size 3 Aralık Cuma gününe ait Bugün gazetesinden bir haber:
“Spor Toto Süper Lig’in başarılı temsilcisi Kardemir D. Ç Karabükspor Başkanı Feridun Tankut, 3 büyüklerin transfer gündemindeki oyuncuları Emenike’yi Beşiktaş’ın değil Fenerbahçe’nin istediğini söyledi.
Kardemir D. Ç Karabükspor’un başkanı Tankut, Kartalbakışı’na yaptığı açıklamada, bu sezon ortaya koyduğu üstün performansla Süper Lig’in gözde futbolcuları arasında yeralan Nijeryalı Emanuel Emenike ile ilgili soruları cevapladı.
Başkan Tankut Beşiktaş’tan yıldız futbolcu için bir teklif almadıklarını belirterek şunları söyledi;
-Emenike ortaya koyduğu performansla herkesin gözdesi oldu. Onunla ilgili transfer haberlerini ve iddiaları çokça basında görüyoruz. Başarısının büyük kulüplerin iştahını kabartması çok normal. Ancak size şunu söylemeliyim ki Emenike için şu ana dek herhangi bir kulüpten resmi teklif almadık. Beşiktaş’ın futbolcumuzla ilgilendiği yönünde medyada çok haber görüyoruz. Hatta Serdal Adalı ile Kardemir D. Ç Karabük’te bir görüşme yaptığımız dahi yazıldı. Bu haberler gerçeği yansıtmıyor. Siyah – beyazlı kulüp ya da bir yöneticisi ile Emenike için görüşmedik. Ama şunu ilk kez sizlere açıklayabilirim ki futbolcumuz ile en ciddi ilgilenen Fenerbahçe kulübü. Sarı – lacivertli kulüpten Ocak ayında Emenike’nin transferi ile ilgili görüşmek için randevu istendi.”
Demek ki bu durumda, Fenerbahçe şikeyi taa geçen yılın Aralık ayında planlamış oluyor. Tabii, Emenike’nin yetenekleri, Fener takımına sağlayacağı katkılar vs, bunlara kafa takmaya hiç gerek yok. Çünkü biz Ay’dan geldik.
Buca’yla şike yapıldığı iddiası ise büsbütün bir komedi. Aziz Yıldırım’ın Buca maçına şike yaptırdığını iddia etmek için Ay’dan gelmiş olmak yetmez, ancak başka bir galaksiden gelmiş olmakla açıklanabilir bu hezeyan.
Sadece puan tablosuna bakıldığında bile iki takım arasındaki fark ve Fenerbahçenin ezici üstünlüğü ortaya çıkar. Şampiyonluğa dolu dizgin giden Fenerbahçe, küme düşmesinin kesinleşmesine ramak kalmış, 29 maçta sadece 6 galibiyet alıp 25 gol atabilmiş bir rakipten niye çekinsin ve şikeye yönelsin? Böyle bir maç için şikenin aleni belgesi bile olsa, insan bu maçta şike yapıldığına inanmaz, kabul etmez. Her olgunun mantıklı bir nedeni olmalıdır çünkü. Eğer yoksa, gördüklerimiz biz yanıltmaktadır. Ama aydan ya da uzayın herhangi bir ücra köşesinden kalkıp geldiyseniz, bu posikolojik ayrıntılar sizi cezbetmez.
Polis, bu abuk sabuk sorularla fezleke düzenlemekle kalmadı, bir de bu soruları ve varsa verilen cevapları medyaya servis etti. Bavullarla televizyon stüyolarına gelen gazeteciler (!) de bu belgeleri halka gösterdiler, gazetelerinde yayınladılar. Oysa, mahkeme başlamadan önce, hazırlık soruşturması belgelerini basına vermek te bunları yayınlamak ta suç ve yasaktı.
Yazar:
- Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.
En Son Yazıları
- Makale20 Mayıs 2024Femme Fatale Nedir? Edebiyat ve Sinemada Kötü Kadın Tiplemesi
- Agatha Christie15 Mayıs 2024Agatha Christie Kitaplarını Hangi Sırayla Okumalısınız?
- Makale14 Mayıs 2024Sharon Tate Cinayeti: Roman Polanski’nin Eşinin Korkunç Ölümü
- Polisiye Kitap Tanıtım6 Ağustos 2020J.W. Stephenson İle Sahte Banknot Dosyası Romanı Üzerine Söyleşi