Apple logo ‘sunun sırrı bizi Alan Mathison Turing’in hayatına sürükledi. Bu ilginç yazıyı okumanızı tavsiye ediyoruz.
7 haziran 1954’de bulutlu bir yaz günü, Bayan Clayton gündelikçi olarak çalıştığı Bay Turing’in evine giderken,aslında işverenini ne kadar az tanıdığını düşünüyordu. Adam bekardı ve görünüşe bakılırsa annesinden başka hiçbir akrabası da yoktu. Bayan Clayton yaşlı kadını hiç görmemişti. Sadece Bay Turing’in ondan bir kaç kez bahsettiğine tanık olmuştu.
Adam çok konuşkan biri değildi. Hatta hiç konuşmazdı. Sürekli düşünceli bir halde evin içinde gezinir dururdu. Gezinmediği zamanlar da çalışma odasından dışarı çıkmazdı. Sık sık bir yerlere giderdi. Bazan Londra’ya bazan da Londra yakınlarında bir yere. Bayan Clayton bu Londra yakınlarındaki yerin Milton Keynes olduğunu öğrenince bayağı heyecanlanmış ve bunun romantik bir aşk öyküsünden başka bir şey olamayacağını düşünmüştü.
Bay Turing sadece yurt içine değil, yurt dışına da geziler yapıyordu. Hepsi kısa süreli bir iki günü geçmeyen seyahatlerdi. Önceleri bunların romantik Paris kaçamakları olduğunu düşünen Bayan Clayton, sonra bu düşüncesinden vaz geçmişti. Bu kadar sık kaçamak yapmak biraz tuhaftı doğrusu. Bu işin içinde başka bir iş olmalıydı.Söylediğine göre, Bay Turing bir yazardı. Bunu bir sabah eve geldiğinde onu yayıncısıyla görüşürken bulduğunda söylemişti. Evet, bu akla uygun bir açıklamaydı ve kafasındaki bir çok soruya cevap veriyordu. Ama, bir gün evde kimse yokken, içindeki o korkunç meraka yenilip Bay Turing’in çalışma odasına girmiş, etrafı bir güzel karıştırmış, oraya buraya dağılmış yüzlerce kağıt sayfalarından hiçbirinde bir takım anlamsız harf ve rakamlardan başka hiçbir şey görememişti. Üstelik anlam veremediği olaylar giderek artmaya başlamıştı.
Şu gri pardesülü, gök gözlü adam mesela. Az önce yolun köşesinde karşılaşmıştı onunla. Üçüncü kez tekrarlanan bir karşılaşmaydı bu. Daha önceki bir gün evin hemen önünde burun buruna gelmişlerdi. Ondan önce de sokağın daha ilerisinde. Hepsi farklı saatlerde olmuştu. Aslında tesadüf deyip üstünde durmaması gerekirdi. Bayan Clayton da öyle yapacaktı ama adam evin tam karşısındaki sokakta duran siyah bir arabaya binmiş ve arabanın içinde beklemeye başlamıştı. Gündelikçi kadın, evin civarında bu arabayı son haftalarda defalarca gördüğünü çok iyi hatırlıyordu. Gazete hala posta kutusunda, süt ise kapının önündeydi. Bunu gören Bayan Clayton’ın endişeleri iyice arttı. Eve girdi ve doğruca üst kata, yatak odasına çıktı. Bay Turing’i yerde buldu. Adam ölmüştü.Kasılıp kalan bedeni, büyük bir ızdırapla çarpılmış gibi duruyordu. Yanında ise kıpkırmızı bir elma vardı. Bir veya iki kez ısırılmış, kıpkırmızı bir elma.
Olay bir anda bütün İngiltere’de duyuldu.
Ölen kişinin adı Alan Mathison Turing‘di. Ve İngiltere’de bu adı duymamış Bayan Clayton gibi çok az kişi vardı.
Scotland Yard ve İngiliz Gizli Servisi hemen soruşturmayı başlattı ve kısa süre içinde tamamladı. Turing’i öldüren potasyum siyanürdü. Zehir elmaya şırınga edilmişti. Olayın bir intihar olduğu kabul edildi.
Ve soruşturma bu şekilde kapandı.
Çok geçmeden davanın bu şekilde kapanamayacağı ortaya çıktı. Bazı sorulara cevap verilemiyordu. Neden elmada potasyum siyanür olup olmadığı laboratuvar testleriyle kesinleştirilmemişti? Neden ölüm sonrası Turing’e otopsi yapılmamıştı. Ve nasıl oluyor da pasaportuna el konulduğu halde Turing, yurt dışına sıklıkla çıkabiliyordu?
Şüpheler giderek olayın bir intihar değil, bir cinayet olduğu fikri etrafında yoğunlaştı. Bu, gizli servisin bir susturma olayıydı. Çok şey bilen Turing, önce itibarsızlaştırılmış, sonra kontrol altına alınmış ve en nihayet susturulmuştu.
Ünlü Matematikçi Alan Mathison Turing
20. yüzyılın büyük matematik dehası Alan Mathison Turing 23 Haziran 1912 yılında Londra’da Maide Vale’de doğdu. Küçük yaştan itibaren dahi olduğunun belirtilerini gösterdi. Matematik üzerine yoğunlaşan büyük ilgisi onun Cambridge Kings Kolej’den burs kazanıp orada okumasına ve matematik tarihine geçmesine neden olan ünlü Turing hipotezini bulmasına yol açtı. Onaltı yaşında Albert Einstein’i tüm yönleriyle anlamış ve kavramıştı. Zamanla, matematiğin ilerisine geçerek günümüz bilgisayarlarının temeli sayılan kuramlar geliştirdi. Amacı, bugün bilgisayarlarda kullanılan algoritmanın esasını oluşturan matematik makinalarını yapmaktı. 1942’de bugünkü bilgisayarın atası sayılabilecek ilk bilgisayarı üretti.
Turing aynı zamanda büyük bir kriptonist yani kod çözücüydü.İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki başarısı onu kısa sürede bir milli kahraman haline getirdi. Savaştan önceki kısa bir sürede Almanlar Enigma adlı bir kodlama sistemi geliştirmişlerdi. Bu sistemde kodların karşılığı sürekli değişmekte, çözüm adeta imkansız hale gelmekteydi. Böylece, Amerika’dan gelecek yardım gemilerini batırmaya hazırlanan Alman denizaltılarının ya da İngiltere’yi bombalamak için havalanan Alman uçaklarının taarruz tarih ve saatlerini önceden öğrenmek asla mümkün olamıyordu. Polonyalı şifre çözücüler, Enigmanın kimi eksik yanlarını keşfetmişlerdi ama, savaşın başlamasına yakın Enigma daha da gelişti ve çözülemez bir hale aldı.
İngiliz Hükümeti, 1938 yılında Turing’i, savaşta yenilmelerini engellemek amacıyla, bugünkü Milton Keynes yakınlarında Bletchley Park’taki gizli bir göreve davet etti. Turing’in zekası çok daha acil ve tehlikeli bir amaç için kullanılacaktı.
Dahi matematikçi çok kısa sürede Enigmayı çözdü. Ancak Almanlar 1942’de Enigmayı yenilediler. Ayrıca Hitler ve generallerinin daha farklı ve kapsamlı bir şifre makinesi kullandıkları da ortaya çıktı. Henüz 29 yaşında olan Turing, bu karşı hamleye o sıralarda yeni yeni ortaya çıkmakta olan elektronik teknolojisiyle cevap verdi. Sonuçta, ortaya Clossus adlı bir makina çıktı. Neredeyse bir salon büyüklüğünde olan bu alet, belirlediği bir şifredeki 25.000 karakteri bir saniyede tarayan 1.500 radyo lambasından meydana gelmişti. Nasıl yapıldığı bu güne dek gizli tutulan bu makine sayesinde, Hitler’in en gizli şifrelerine bile girildi ve Müttefiklerin Nazileri alt etmesi sağlandı. Şurası herkesçe kabul edilen bir gerçek ki, Clossus, savaşı en az iki yıl kısalttı ve binlerce insanı ölümden kurtardı. Turing dünyanın kaderini değiştiren adam oldu.
Tahmin ettiğiniz gibi bu cihaz, onun daha yirmi yaşındayken hayalini kurduğu bilgisayardani daha doğrusu onun atasından başka bir şey değildi. Savaş kahramanı olan, ödüller alan, şan ve şerefe gark olan Turing gerçek bir bilgisayar yaratma konusundaki çabalarını daha sonra da sürdürdü ve 1948’de maaş bordrolarını düzenleyen, satranç oynayabilen ve denklem çözebilen ilk gerçek bilgisayarı üretti. Çalışmalarını daha ileri düzeye, yapay zeka ve ötesine götüreceği sırada beklenmedik bir felaketle karşılaştı.
Derin Devletin Kurbanı
O yıllarda, ABD’deki Mc Carthy döneminin bir benzeri İngiliz bürokrasisinde yaşanmaktaydı. Özellikle Cambridge’den gelen kimi Bletchley Park sakinlerinin ikinci Savaş yıllarında Sovyetlerin casusu olmayı kabul ettikleri ve şimdi bu kişilerin Gizli Servis’te üst düzey yönetici oldukları iddiasıyla büyük soruşturmalar açılmıştı. Bunlardan biri de Alan Mathison Turing’di.
Britanya Hükümeti, Turing’i kontrol altında tutabilmek için en ahlaksız yolu seçti. Onun eşcinsel ilişkilerini açığa çıkardı. Parkta tanıştığı genç bir adamın daha sonra hırsızlık maksadıyla evine girmesi üzerine Turing’in polise başvurması, hükümete çok arzu ettiği fırsatı verdi. Turing müthiş bir itibarsızlaştırma kampanyasıyla karşı karşıya kaldı.O yıllarda (1952) eşcinsellik İngiltere’de hem bir hastalık hem de suçtu. Suçlananların hapis cezası veya hormon tedavisinden birine razı olması gerekiyordu. Elli yıl önce büyük yazar Oscar Wilde’ın Fransa’ya kaçmasına yol açan İngiliz adaleti, şimdi de Turing’i tutuklamış ve yargılamaktaydı. Turing, eşcinsel olduğunu reddetmedi ve suçlamaları gülünç bulduğunu söyledi.
Ne var ki, hapis yatmamak için hormon tedavisini kabul etmek zorunda kaldı. İnsan haklarına aykırı olan bu uygulama, insana acı veren bir kısırlaştırma yönteminden başka bir şey değildi. Bütün resmi görevlerinden alındı, kendisine verilen bütün payeler iptal edildi. Devlet sırlarını açığa vurmasından endişe edildiği gerekçesiyle sürekli gözetim altında tutuldu. Ancak, bilimsel çalışmalarını sürdürmesine, bu amaçla gizlice yurt dışına çıkmasına ve Bletchley Park’a gitmesine izin verildi. Bir yıl sonra, yediği siyanür şırınga edilmiş bir elmayla hayatı son bulduğunda henüz 42 yaşındaydı. Olay, gizli servislerin gözetiminde gerçekleşen bir cinayet miydi? Yoksa, çektiği maddi ve manevi acılara dayanamayan bir insanın intiharı mı? Bu gerçeği asla bilemeyeceğiz. Bildiğimiz, dünyayı faşizmden kurtaran bir adamın, Avrupa’da Sovyet tehdidinin gölgesinde bir başka faşizme kurban gittiğidir.
Bilim ve insanlık bu büyük dahiyi hiçbir zaman unutmadı.Bilgisayar dünyasının Nobel’i sayılan ödüle Turing’in adı verildi. Turing ödülü 1966’dan beri dünyanın en saygın bilgisayar ödülü oldu. Turing’in Londra ve Manchester’deki evleri, İngiltere’de büyük bir değer taşıyan ve önemli bir şahsiyetin orada yaşadığını gösteren mavi plakalı tarihi bina statüsüne alındı. 19 Haziran 2007’de Bletchley Park’ta 1.5 tonluk bir Alan Mathison Turing heykeli törenle açıldı. Ayrıca, Manchester’de ve Guildford’da heykelleri dikildi. Dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde Turing adına etkinlikler yapıldı, özel salon, bina ve meydanlara Turing’in adı verildi.
Apple Logosu
10 Eylül 2009’da İngiltere parlamentosu Turing’den resmen özür diledi, İngiliz Başbakanı Gordon Brown, ünlü matematikçiye yapılanların korkunç olduğunu söyledi. 2012 yılı, bütün dünyada Turing yılı ilan edildi.
Ve Turing’e en büyük saygı duruşu, bir teknoloji devinden geldi. Dev bir bilgisayar şirketi, logosuna, onun ölümüne ses çıkarmayan dünyaya bunu asla unutturmayacak bir şey koydu. Bu, büyük dahinin ölümünden sonra başucunda bulunan o ısırılmış elmaydı.
Not: Oscar Wilde ve Alan Turing‘in yargılanmalarına yol açan eşcinselliği bir hastalık ve suç olarak gören yasa, 1967’de yürürlükten kaldırıldı.
Gencoy Sumer
Yazar:
- Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.
En Son Yazıları
- Makale20 Mayıs 2024Femme Fatale Nedir? Edebiyat ve Sinemada Kötü Kadın Tiplemesi
- Agatha Christie15 Mayıs 2024Agatha Christie Kitaplarını Hangi Sırayla Okumalısınız?
- Makale14 Mayıs 2024Sharon Tate Cinayeti: Roman Polanski’nin Eşinin Korkunç Ölümü
- Polisiye Kitap Tanıtım6 Ağustos 2020J.W. Stephenson İle Sahte Banknot Dosyası Romanı Üzerine Söyleşi