Klasik Yunan mitolojisine göre Atlas, Titanlar ile Tanrılar arasındaki savaşta, Titanların yanında saf tuttuğu için, Zeus tarafından gök kubbeyi sonsuza kadar omuzlarında taşımakla cezalandırılmıştır. Homeros ise, Atlas’ı, yer ile gökü birbirinden ayıran direkleri omuzlarında taşıyan bir Tanrı olarak betimlemiştir. Acaba erkek canlısına “evimin direği” payesini veren ilk Türk kadını Homeros mu okumuştu? diye düşünmeden edemiyorum doğrusu..
“Ben derim ki; erkekler ve kadınlar aynı
kalıptan çıkmadır. Eğitim ve gelenekler dışında, büyük bir ayrılık yoktur
aralarında…” Michel de Montaigne
kalıptan çıkmadır. Eğitim ve gelenekler dışında, büyük bir ayrılık yoktur
aralarında…” Michel de Montaigne
İşin esprisi bir tarafa, günümüzde hem işinde hem de evinde sorumluluklar üstlenme cesareti gösteren ve fakat bu
yüzden tükenmişlik yaşayan erkeklerin problemine çok artistik bir isim konmuş durumda: Atlas Sendromu…
Atlas sendromuna maskülen bir sendrom dememin sebebi ise, erkeklerin tükenmesine sebep gösterilen her tür yükün ve belki de daha fazlasının, kadınlar tarafından da doğal olarak üstlenilmiş olmasıdır. Bununla birlikte, kadının doğalı olan bu rutinler, erkek için gök kubbeyi omuzlarında taşımakla eş tutulmuş durumda. İşte tam da bu noktada devreye öğrenilmiş davranışlar ve verilmiş statüler giriyor. Dünyanın hâlâ ve ısrarla ayakta kaldığına bakacak olursak; Atlas yükü taşımaya muktedir. Erkekler de öyle.. O halde sorunumuz bir kuvvet sorunu değil sevgili beyefendiler.. Sorunumuz, işte ve evde yüklenilen sorumlulukları, yerine getirilmesi gereken bir görev olarak algılıyor olmak. Hayata yüreğini koyan herkes, bu yükü rahatlıkla taşıyabilir. Maç izlemek yerine eşinizle sohbet etmeyi ya da çocuklarınızın ödevlerine yardım etmeyi daima tercih edin demiyorum. Ama teknoloji sadece yapay ve geçici mutlulukları kaydedip ertelemenize izin veriyor. Maçları kaydedip daha sonra izleyebilirsiniz ama, çocuğunuzun ilk aşk acısı sebebiyle döktüğü göz yaşına vereceğiniz tepkiyi erteleyemezsiniz. Ya “bu işlere anne bakıyor bizde” deyip kenara çekilmelisiniz, ya da yük ile sorumluluk arasındaki nüansı fark etmelisiniz. Burada da yine seçme özgürlüğü devreye giriyor. Her iki seçenek de doğru ya da yanlış değil. Yanlış olan, seçmemek, seçerken düşünmemek ve sizin adınıza seçilmesine izin vermek. “Bu benim seçimimdir!” diyen bir erkek, değil gök kubbeyi, galaksiyi taşır omuzlarında. Biz size güveniyoruz vallahi.. Yaparsınız, iyi ki de varsınız ayrıca..
Ayça MUMKULE
ΔNΔHTΔR Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı
Kurucu Ortak / Öğrenme Partneri
Yazar:
- Turgut Şişman, PolisiyeDurumlar.com ve Dedektifdergi.com sitelerinin kurucuları arasında yer aldı ve halen polisiyeseverlerin ilgi ile takip ettiği bu iki projede aktif olarak görev almaktadır. Çeşitli kitaplarda ve online platformlarda hikaye ve makaleleri yayınlanan Turgut Şişman, Polisiye Yazarlar Birliği üyesidir ve 2005 yılından bu yana İngiltere'de yaşamaktadır.
En Son Yazıları
- Polisiye edebiyat25 Mayıs 2024Arthur Conan Doyle Kimdir: Hayatı, Eserleri ve Sherlock Holmes
- Makale16 Mayıs 2024En tehlikeli burç hangi burçtur? Peki ya en zeki burç hangisidir? 2024
- Makale13 Mayıs 2024Psikopat Ne Demek? Özellikleri, Meslekleri ve En Psikopat Film Karakterleri
- Haber9 Haziran 2023ZEHİRLİ KALEM POLİSİYE ÖYKÜ YARIŞMASI BAŞLIYOR