Edebi bir tur olarak polisiye roman, başlangıçta dünyada ve ülkemizde üvey evlat muamelesi görmesine ve “edebi olmayan basit hikâyeler” damgasından kurtulması için uzun yıllar geçmesi gerekmesine rağmen daha sonraları akıl almaz eserler üretilmiştir. Bir hırsız polis kovalamacısı gibi, polisiye yazarı okuyucusunu kandırmak ve hikâyeyi esrarengiz hale getirmek için çabaladıkça, okuyucu bütün bu gizemleri çözmeyi öğrenmiş; tür içerisinde okuyucu – yazar etkileşiminin sonucu olarak okuyucu da türün gelişmesine katkı sağlamıştır.
Polisiye roman kabaca, bir cinayetin ve her zaman profesyonel bir dedektif olmasa da sonunda suçluyu ortaya çıkaran bir kahramanın öyküsünü konu edinir. Ancak polisiye tür ayni zamanda konu olarak yalnızca bir cinayeti, bir veya bir kaç katilin veya kurbanın davranışlarını ve ruhsal durumunu, okuru soluk aldırtmadan okutturacak gelişme ve gizlerle dolu maceraları da barındırmalıdır.
Polisiye romanda suçun işleniş şekli de suçun aydınlatılması yöntemleri de akılcı ve bilimsel olmalıdır. Uydurma teknolojik numaralara, okura sunulmayan gizli bilgilere, düş gücüne vb gerçek dışı yöntemlere yer verilmemelidir. Polisiye roman gerçek dünyanın anlatısıdır, kullanılan her yöntem gerçeğe uygun olmalıdır. Ancak burada kast edilen gerçek dünyanın aynen romana aktarımı değildir. Tüm edebi eserlerde olduğu gibi polisiye romanın dünyası da kurmaca bir dünyadır. Yazar gerçek hayattan aldıklarıyla yeni bir dünya yaratmalı ve bunu dilin imkânlarını kullanarak okuyucuya aktarmalıdır.
Polisiye romandaki olayların benzerlerini günlük hayatta bulunabilmelidir. Zaten birçok polisiye roman gerçek hayattaki olaylardan kaleme alınmıştır. Ancak gerçek hayattaki cinayetler bazen çözülemezken, polisiye romanda fail mutlaka yakalanmalı, olayın üzerindeki sır perdesi kesinlikle kaldırılmalıdır.
Bu aşamada romanı oluşturan temel kavramları şu şekilde açıklayabiliriz.
- Karakterler: Polisiye romanda geçecek kişi sayısı belirli bir sınırda tutulmalıdır. Kurguya fazladan dâhil edilen her kişi, olay kurgusunu gereğinden fazla uzatabileceği gibi suçun açıklanmasında sıkıntı doğuracaktır. İster katil, ister araştırıcı (dedektif) isterse tanıklar ve maktul yakınları olsun olayın geçtiği zaman aralığındaki toplum yapısına ve çevreye uygun olmalıdır. Karakterlerin giyiminden konuşmasına, tavırlarından fikirlerine kadar yaşadığı toplumu yansıtmalıdır. Polisiye romanın en önemli karakteri araştırıcıdır. Onun karşısında suçlu bulunur. İşlenen cinayetin maktulü genellikle önemsiz olmakla beraber romanın diğer tüm karakterlerinin maktul veya katil ile bir bağı bulunmalıdır.
- Olayın geçtiği çevre (mekân): Polisiye romanda karakterler nasıl gerçek yaşamdaki gibi olması gerekiyorsa, olayların geçtiği çevrede de bu durumu uygun olmalıdır. Hayali ve gerçekte var olamayacak çevre/mekân kullanımı algıyı kurgudan uzaklaştıracaktır. Ayrıca yine karakter sayısında olduğu gibi olayın geçtiği çevre/mekân da sınırlı tutulmalıdır. Yine olayın geçtiği çevre teknolojiden ne kadar uzak, göz önünde bulunmayan ıssız bir yer seçilirse, okuyucuyu büyüleyen, geçmişe ve düş kurmaya sürükleyen bir yer yaratılabilir. Bu sayede kişi sayısı da istenilen sayıda tutulabilir.
- Kim, Nasıl, Neden: polisiye romanda kurgu üç soruya dayandırılmaktadır. Bu sorular araştırıcıya, dolayısıyla da okura yöneltilir. Katil kimdir? Cinayeti nasıl işlemiştir? Cinayetin nedeni nedir?
Yukarıdaki kavramlar polisiye romanın olmazsa olmazlarıdır. Araştırıcının, katilin ve diğer karakterlerin romanda nasıl yer alacakları, hangi özellikleri taşıyacakları tamamen yazarın kendi inisiyatifindedir. Araştırıcının bir yardımcısı olabileceği gibi, araştırıcıya yardımı olabilecek, adli tıp uzmanı, olay yeri inceleme memuru ve başka uzmanlara da yer verilebilir.
Polisiye romanda gerilimin en üst seviyede tutulabilmesi için yazar diyalog tekniğini kullanarak kısa cümleler kurmalıdır. Bu gerilimin roman boyunca sürmesine ve okurun tam olay çözüldü derken yeni bir sürpriz ile gerilim canlı tutulabilir. Bu durum roman sonuna kadar sürdürülebilir.
Polisiye roman insanı anlatmada yazara büyük olanaklar verir. Yazarın derdi romanın tamamında insanı anlatmak olmalıdır. Karakterlerin psikolojik durumlarından, olaylar karşısındaki tavrını ayrıntılı açıklamalıdır. Özellikle diyalog aralarında kişilerin psikolojileri yansıtılmalıdır. Ancak bu psikolojik açıklamalar karakterlerin romanın başından beri çizilen karakterleriyle de tezat oluşturmamalıdır.
Yazar:
En Son Yazıları
- Polisiye edebiyat18 Temmuz 2015Polisiye Roman Türünün Özellikleri
- Makale27 Haziran 2015Polisiye Okurunun Beklentisi