Agatha Christie'nin En iyi beş Kitabı

Agatha Christie’nin En iyi beş Kitabı

Agatha Christie seksene yakın polisiye roman yazdı. Agatha Christie’nin en iyi kitapları hangisiydi? Bu romanlardan bazıları gerçekten çok iyi kurgulanmış, sağlam yapıtlardır. Her yapıtın güçlü bir entrikanın yanı sıra, iyi bir hikayeye de sahip olması beklenemez. İtiraf etmek zorundayım ki, Agatha Christie’nin az da olsa  bazı romanları, özellikle dramatik kurgusundaki zayıflıklar nedeniyle beni hayal kırıklığına uğratmışlardır. Çok kitap yazınca, sürekli aynı nitelikte yapıtlar üretmenin kolay olmayacağı anlaşılır bir durumdur.Bu handikapa rağmen, Agatha Christie, bir çok kitabında belirli bir edebi düzeyin üzerinde kalmayı başarmıştır. Hem polisiye bir soruşturmayı dramatik bir entrikanın üzerine oturtmuş, hem de sürpriz bir finalle yapıtını sonlandırmayı bilmiştir.

Finaldeki sürpriz, biz okuyucular açısından çok önemlidir. Bu sürprizin etkisi ne kadar fazla olursa, yapıtı o kadar değerli buluruz. Agatha da bu sürpriz, bazan okuyucuyu şoke edici bir hale bile bürünebilir. Şok’un tam kıvamında olması elbette, entrikanın inandırıcılığına, dramatik yapının tutarlılığına bağlıdır. Üstelik Agatha Christie, bunların yanı sıra Van Dine ilkesine sıkı bir bağlılıkla bize herşeyi anlatır. Bütün gerçeği söyler. Ama biz gene de gerçeğin kendisini göremeyiz.  Çünkü, o gerçeği bizden gizlemek için bambaşka bir kılığa sokar.

Hal böyle olunca, Agatha Christie’nin kitapları arasında “en beğenilen 5 roman” gibi bir seçim yapmak da zorlaşır. En kötü olan beş on taneyi ayıklamak kolaydır ama en iyiler arasindan seçim yapmak zordur. Çünkü, Agatha Christie’nin kitaplarının çoğu, türünün gerçekten en iyisidir.
Herşeye rağmen, çok zorlanarak seçtiğim Agatha Christie’nin en beğendiğim beş romanını ve gerekçelerimi aşağıya yazdım. Bu tamamen kişisel bir listedir. Listede yer alabilecek onlarca romanın dışarda kalmasının nedeni sadece benim kişisel tercihimdir.

Agatha Christie’nin En İyi Beş Romanı

Klasik polisiyede yazılmış en mükemmel roman. Yayınlandığı 1926’dan beri üzerindeki tartışmaların sona ermediği, Agatha Christie’nin en ürkütücü, en gizemli, en şaşırtıcı yapıtı. Özellikle, finalde okuyucuya yaşattığı şoku, başka hiçbir polisiye roman bugüne kadar başaramadı. Agatha Christie sadece bu romanı yazmış olsaydı, Cinayet Romanlarının Kraliçesi unvanını gene hak ederdi. Polisiye edebiyatın baş yapıtlarından biri.

  • ABC Cinayetleri:

Oldukça hareketli, farklı şehirlerde geçen bir Poirot-Hastings macerası. Bu kez, nerede ne zaman cinayet işleyeceğini önceden haber veren zeki bir katilin peşindedirler. Roman değişik bir teknikle yazıldığından, okuyucu ve dedektif farklı yollardan katilin izini sürerler. Gene kusursuz bir entrika söz konusu. Kanımca, Agatha Christie’nin yazmış olduğu en başarılı polisiye roman. Gerilim ve aksiyonun yanı sıra, seri katiiler üzerine erken dönemde yazılmış bir yapıt.

  • On Küçük Zenci:

Hafta sonunu geçirmek için bir adaya davet edilen on kişi erarengiz bir biçimde teker teker öldürülürler. İçlerinden bir katildir, ama hangisi? Yoksa hiçbiri mi? Agatha Christie’nin bu en ünlü gerilim romanının dünyada başka bir örneği yok. Buna karşılık, kitaptaki fikri kullanarak yapılan sayısız film olduğunu biliyoruz. On Küçük Zenci tekerlemesi üzerine kurulan romanda, paniğe kapılan bir avuş insanın yaşadığı dehşet çok mükemmel bir biçimde yansıtılmış. Tamamen ayrıksı, çok özel, ancak zeki bir yazarın kaleminden çıkacak derecede güçlü bir kitap. Agatha Christie’nin baş yapıtı. (Bu arada kitabın adı dolayısıyla yazarın başının bir hayli derde girdiğini, ırkçılıkla suçlandığını da belirteyim. Malumunuz, bizdeki zenci’nin İngilizcedeki karşılığı nigger’dır. Uzun yıllardır Batı’da kullanılması en ayıp ya da doğrudan yasak kelimelerden biridir bu. Agatha Christie de bu yüzden kitabının Ten Little Niggers olan adını  sonradan  And Then There Where None olarak değiştirmek zorunda kalmıştır.)

  • Beş Küçük Domuz:

Yıllar önce bir yaz köşkünde yaşanan ve sonu faciayla biten bir aşk hikayesi. Zehirlenerek ölen ünlü bir ressam. Kocasını öldürmekle suçlanan bir kadın. Ve olup biten herşeye tanık olan beş kişi. Bu beş tanık, olaydan 16 yıl sonra Hercule Poirot tarafından yeniden sorguya çekilecek ve adaletin yerini bulup bulmadığı bir kez daha sorgulanacaktır. İnanılmaz, adeta milimetrik ölçülerle hesaplanmış bir entrika, müthiş dramatik bir hikaye ve gene beklenmedik bir final. Hercule Poirot’nun polise teslim edemediği tek katil.

  • Cinayet İlanı:

Seçtiğim kitaplar arasındaki tek Miss Marple macerası. Ama ne macera. Bir defa hikaye oldukça eğlenceli bir biçimde başlıyor. Cinayet partisi düzenlenen bir evde, gerçekten cinayet işleniyor. Civardaki bir kaplıcada kalan Miss Marple’ın olaya karışmaması imkansız tabii. İkinci Dünya Savaşı sonrası koşullarının yoksullaştırdığı köy yaşamı çok güzel verilmiş. Romanda baştan sona kadar “kim-nasıl yaptı?” sorusu sürekli sorulmakta. Yazarın ısrarla gözümüzden/kulağımızdan kaçırmaya çalıştığı, sözler, davranışlar, olgular finalde gene en önemli kanıtlar olarak önümüze serilmekte. Abartılı ve hayli riskli bir cinayet planı söz konusu olsa da, entrikanın sağlamlığı su götürmez. Katili cinayete sevkeden gerekçeler son derece inandırıcı. Bu yönüyle öykünün dramatik yapısı da iyi düzenlenmiş. Şaşırtıcı final ise insanı derinden yaralıyor. Çünkü ortaya çıkan, zavallı bir insanın yaşadığı trajediden başka bir şey değil.

Yazar:

Gencoy Sümer
Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum