EQ Koçunun Not Defteri, NOT 4: YILKI

EQ Koçunun Not Defteri, NOT 4: YILKI

“Birbirimizden nefret etmemize yetecek kadar dindarız, ama birbirimizi sevmeye yetecek kadar dindar değiliz.” Jonathan Swift

Kutsal metinler, Adem’in temsil ettiği siklusa ait insanlar olduğumuza işaret ediyor. Hemen hemen hepimiz insan canlısının alt türlerinden biri olan homo sapiens sapiens torunlarıyız. Yani Descartes’in deyimiyle “düşündüğünün üstüne düşünebilen insan” olduğumuz iddia ediliyor. Daha doğrusu ediliyordu. Çünkü türümüzün bazı inanç temelli ritüellerden uzak yaşayanlarına yılkı(*) demeyi uygun görenler var. Gerçi homo sapiens’in gelişim sürecine şöyle bir göz attığımızda (ki bu sürece günümüzü de dahil ediyorum) hakikaten yılkısallığa öz bir güdüselliğin hakim olduğunu görebiliyoruz. Daha da ileri gidecek olursam, sapiens sapiens’in bir tanesini süreçte kaybettik gibi görünüyor. Çünkü artık pek az insan düşünüyor. Düşünme kasımız tıpkı yirmilik diş gibi ortadan kalkıyor sanki. İçgüdülerin vahşi yüzü feci halde devreye girmiş durumda. Neyse, bunu evrim psikologları düşünsün.

Madem düşündüğümüzün üstüne düşünebilme yeteneğimiz var, bunun üzerine de düşünelim derim. Öncelikle neden yılkı sözcüğünü tercih ettiğimi söyleyeyim. Günlük yaşamda, pek çok sözcük gibi bu sözcüğün de Arapçasını kullanıyoruz ve bu sözcük, her nedense akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat kimselere hakaret etmek için de kullanılıyor. TDK’da bile ikinci anlam olarak kullanılmış. Zaten toplum olarak bu sebeple büyük tepki gösterdik. Hatta ben en büyük bilişsel çarpıtmalardan biri olan kişiselleştirmenin pençesinde buldum kendimi. Varlıklarına minnettar olduğum gayri müslim arkadaşlarıma karşı büyük bir utanç duygusuna kapıldım. Benim de mensubu olduğum bir inanç sistemini temsilen bu lafı söyleyen kişi yüzünden eksiklendim. Sonra hemen toparlandım elbette. Tam da bu sebeple, yılkı olma ihtimalinden bahsederken, bu yazıyı okuyanların zihinlerinin bu anlama kaymasını hiç istemiyorum. Tek derdim, yılkıyı tek ve gerçek anlamı ile kurcalamak. Böylece zihinlerimize yaptıkları kasıtlı saldırıları fark etme şansımız olabilir. Fark edemezsek, zihinlerimizi güderler ve bu hiç bana göre değil. Değerlendirme yapmadan gözlem yapmak önemli fakat zor bir hâl. Bu sebeple düşüncelerimizi nereye odaklayacağımızı seçelim derim. Böylece düşüncelerimizden doğan duygularımızı gözlemleme fırsatımız da olur. Hep birlikte bu amacı destekleyen bir antrenman yapmış olalım. Bu arada öz Türkçe bir sözcüğü de haznemize eklemiş oluyoruz fena mı?

Valla açıkçası bir yılkı olarak yaratılsaydım ve yaratılacağım yılkı familyasını seçme şansım olsaydı ne olurdu diye ciddi ciddi düşündüm ben. Ne yalan söyleyeyim, ilk aklıma gelen tembel yılkı oldu 🙂 Tembel yılkı sürekli gülümsüyor. Sanki hayatla dalga geçiyor. Hatta bir belgeselde izlemiştim; kendisini avlayarak gökyüzüne yükselen bir kartalın pençelerinde kukla gibi sallanırken bile gülümsüyordu. Sempatik bir bilgeliği var bu yılkının. Sonra aklıma Michael Jackson’un Dancing The Dream adlı kitabındaki “Filler Neden Durmaksızın Yürüyor?” başlıklı hikayesi geldi. Hikaye baştan sona muazzam ama beni en çok etkileyen bölüm şuydu: “…Ama fillerin en önemli mesajı daima hareket içinde olmalarında saklıdır. Hareket etmenin yaşamak anlamında olduğunu biliyorlar. Bir şafaktan bir şafağa, bir asırdan bir asıra sürülerle yürüyorlar: Hiç düşmeyen hayat dolu bir kitle ! Barışın durdurulmaz kuvveti !” Derken bir arkadaşımın sosyal medya hesabında aşağıdaki resmi gördüm. İşte! dedim, İşte bu! Panda gibi olmalı.. O siyah, o beyaz ve o bir Asya’lı. Sanki sırf bu mesaj için yaratılmış bir yılkı. İroniye bakın ki; tükenmekte olan soyu nedeniyle bizim korumamıza muhtaç vaziyette. Belki bu da bir mesajdır, öyle değil mi?Bütün bunları neden mi yazdım? Çünkü ben öfkeden beslenen bir mücadelenin yararsız olduğunu biliyorum. Daha evvel de defalarca söylediğim gibi; kendi duygusal kaderimizi kendimizin çizmesi konusunda kararlı olmamız şart. Bırakın isteyen istediğini desin. Bizim daha önemli işlerimiz var. Şöyle bir baktım da; Nutuk ne kadar çok yayınevi tarafından yayımlanmış mesela…(*)YILKI: hayvan, hayvan sürüsü, dört ayaklı hayvanlara verilen genel ad.

Kaynak: Divânu Lügati’t-Türk

Yazar:

Polisiye Durumlar

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum