Fatih Şahin Işık – Kesik Çayır

Fatih Şahin Işık | Kesik Çayır

Fatih Şahin Işık’ın son romanı Kesik Çayır, adını çoğumuzun çok iyi bildiği, sadece İç Anadolu düğünlerini değil, tüm düğünleri melodisiyle coşturan bir Konya türküsünden alıyor.

Anonim bir türkü olan, önceleri İnce Çayır adı ile bilinen Kesik Çayır türküsü, Neşet Ertaş’tan dinlediğimiz hareketli haliyle aslından biraz farklıdır. Neşet Usta türkünün ağır melodilerini hızlandırmış, sözlerinde yaptığı bazı değişiklikler sonucunda da türkü artık Kesik Çayır olarak anılmaya başlanmıştır.

Fatih Şahin Işık, kitabı Kesik Çayır’ın ilk bölümünü, aslında bir ağıt olan bu türkünün, hüzünlü hikâyesine ayırmış. Hikâye Konya’da geçmekte. Meram ağlarının, Meram çayırlarının şahitlik ettiği bir aşkın hikâyesi…

Kesik Çayır sözleri

Kesik çayır biçilir mi
Soğuk sular içilir mi
Bana yardan geçti derler
Seven yardan geçilir mi
Aman desinler desinler şeker yesinler
Şu kız şu oğlana yanmış desinler
Ankara’nın tren yolu
Gahi doğru gahi eğri
Canım benim anadolu
Gideyim

Konya’nın üzüm bağlarıyla ünlü Meram ilçesi, Osmanlı döneminde mevlevilere, çelebilere ve semazenlere ev sahipliği yapan, şehrin en önemli yerleşim yerlerindendir. Konya Valisi için de, Meram’da geçirdiği zamanlar vazgeçilmezdir. Valinin genç yaverinin kaderini değiştirecek aşk hikâyesi de işte bu bağlarda, bu çayırlarda yaşanmıştır. Mevlevi çelebisinin güzeller güzeli kızı Aslı’ya gönlünü kaptıran Yaver için, artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır…

Kesik Çayır romanı türkünün hikâyesiyle devam etmiyor elbette, ancak türküden ilham alan bir katille karşı karşıya bırakıyor bizleri. Fatih Şahin Işık’ın, Mülteci Sevda/Leyla ve Semazeni Öldürmek/Ateşin Aşkı romanlarının da baş karakteri olan Konya İl Emniyet Müdürlüğü’nün Cinayet Büro Amirliği’nde görevli Başkomiser Cahit, tuhaf ve bir o kadar da gizemli bir cinayet soruşturmasıyla yine okuyucuyla buluşuyor.

Yazar, Mülteci Sevda/Leyla kitabındaki kadar ayrıntılı olmasa da kısa fakat etkili cümleler barındıran bölümlerle, Kesik Çayır kitabında da mülteci sorununa, Suriye göçmenlerine ve onların ülkemizde yaşadıkları zorluklara değiniyor. Mültecilerin ülkelerindeki vahşetten kaçarak geldikleri Türkiye’de ayakta kalabilme çabalarını etkileyici bir dille anlatıyor. Kaçak yollarla özgürlüğe ve umuda çıkılan yolculuklarda tükenen canları, yok olan hayatları, geldikleri umut kapısında mallarını ve ırzlarını nasıl kaybettiklerini hatırlatıyor. Tüm bunları okuduktan sonra, ne kadar insan olduğumuzu sorgularken buluyoruz kendimizi.

Savaşın soğuk yüzünü sıcak yataklarımızdan hissedebilmemize imkân yok elbette. Yaşanan zorlukların göçe sürüklediği insanların duygularını bir çırpıda anlamıyor da olabiliriz. Ancak ortada vatanını, ana babasını, arkadaşını, evini barkını ardında bıraktıracak kadar büyük bir çaresizlik varsa, durum hayal bile edemediğimiz kadar vahim demektir. Sadece ülkemize sığınan Suriyeli mülteci sayısının dört milyona yaklaşmış olması, bu vahameti gözler önüne sermeye yetiyor aslında. Ya umutları daha yoldayken sönenler… Yapılan tespitlere göre son beş yılda, sadece Akdeniz’de boğularak ölen mülteci sayısının on binleri geçtiğini düşünürsek, umuda yolculuğun, ilk andan itibaren ne büyük zorluklarla dolu olduğunu dehşet içinde görebiliriz.

Kesik Çayır Kitabının Konusu:

Pala lakaplı Şevket Durduk, Ilgınlı eski bir çalgıcıdır. Konya’da işlettiği tekel bayiinde, üzerinde dansöz kıyafeti, başında kırmızı bir peruk ve boğazında bir bıçakla öldürülmüş olarak bulunur. Cinayet soruşturmasının daha ilk gününde Pala hakkında öğrendikleri, Başkomiser Cahit ve ekibini Suriyeli göçmen ailelerin kapılarına götürür. Pala’nın Suriyeli genç kızlara hatta küçük kız çocuklarına olan ilgisi mahalle sakinlerince kulaktan kulağa konuşulmaktadır. Yoksa Pala bir namus cinayetine mi kurban gitmiştir?

Emniyet’e gelen bir video kafaların karışmasına sebep olur. Katil cinayetini saniye saniye kaydetmiştir. Üstelik Başkomiser Cahit ve ekibi fonda çalan Kesik Çayır türküsüne de bir anlam veremezler.

Başkomiser Cahit ve ekibinin bu cinayetin ilk ve son olmadığını anlamaları uzun sürmez. Aynı yöntemle, arka arkaya işlenen seri cinayetler ve kurbanların ortak noktaları, onları Konya’dan Ilgın’a kadar uzanan soluksuz bir koşuşturmacanın tam ortasına düşürür.  Soruşturmanın götürdüğü bütün yollar Kesik Çayır türküsüne çıkarken, kurbanları bu türküde birleştiren sır nedir? Bir yandan sırrın sahipleri tek tek cezalandırılırlarken, öte yandan Başkomiser Cahit’in kendi hayatı hakkında da kesin kararlar vermesi gerekecektir. Hayatı cinayetlerle dolu olan Başkomiser için gazeteci Işıl’a duyduğu aşk, doğru karar vermesinde ne kadar etkili olacaktır?

Fatih Şahin Işık, son sayfalara kadar okuyucuyu gerilim dolu bir macera ile baş başa bırakıyor. “Yok artık,” dedirtecek bir sürpriz sona hazırlıklı olun. Kitabın sonunda bir sonraki romana da atıf yapıldığı hissine kapıldım. Kimbilir, belki de dördüncü roman da yoldadır… Yazarın akıcı, sade ve etkili kalemi sayesinde heyecan yüklü bu kurguyu keyifle okuyacağınızdan eminim.

Kesik Çayır kitabının Künyesi:

Yayınevi: Paradigma Akademi Yayınları – Paradigma Polisiye

Basım Tarihi: 2019/ Mayıs

Sayfa Sayısı: 318

Genel Yayın Editörü: Yunus Emre Eroğlu

Kesik Çayır Kitabının Yazarı Fatih Şahin Işık Hakkında:

Fatih Şahin Işık, 1973 yılında Konya’nın Ilgın ilçesinde doğmuştur. İlk, orta ve lise eğitimini Ilgın’da tamamladıktan sonra, 1996 yılında Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden mezun olmuştur. Evli ve üç çocuk babası olan Fatih Şahin Işık halen Konya’da okul müdürlüğü yapmaktadır.

Yazarın son romanı Kesik Çayır’dan başka, Mülteci Sevda /Leyla ve Semazeni Öldürmek/Ateşin Aşkı adlı iki romanı daha bulunmaktadır. 2018 Haziran ayında yine Paradigma Polisiye’den yayınlanmış, 17 polisiye hikayeden oluşan Kırmızı Battaniye  Öykü Derlemesi’nde Medine adlı hikâyesi ile yer almıştır. Ayrıca Cem ve Ceren Masallar Ülkesinde isimli, beş kitaptan oluşan bir masal serisi vardır.

Yazar:

Yeşim Yörük

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum