Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 1
Sabaha karşı saat 3’te biten programın ardından, herkes stüdyoyu terk edip de yapayalnız kalınca, hemen her gece yaptığı gibi tablet bilgisayarını alıp baykuş gibi masaya tünedi ve program esnasında atılan tweetleri taramaya, kendisi hakkında yazılan yazıları okumaya, gönderilen blogları inceleyip beğendiklerini yayınlamaya koyuldu.
Haftanın beş gecesi yaptığı buydu. 3-4 saat süren canlı programın ardından sabahın ilk ışıklarına kadar bilgisayar başında birini yakıp diğeri söndürdüğü sigaralar eşliğinde sosyal medyayı incelemek…
Uyku denen şey onun için gereksiz bir zaman kaybıydı. Yaşayarak, düşünerek ve üreterek geçireceği her saniyeyi uyuyarak heba etmek ona göre değildi. Zaten erken yatanları, uykuya bayılanları hiçbir zaman anlamamıştı. O tam bir baykuştu… Aynı soyadı gibi…
Sadece bir kaç ışığın yandığı stüdyo bir anda karanlığa gömüldü. Elektrikler kesilmişti. Başını bilgisayardan kaldırıp bir kaç saniye bakındıktan sonra yeni bir sigara yakarak polisiye bir blogdaki cinayet öyküsünü okumaya devam etti.
Hikayenin sonlarına yaklaştığında arkasında bir tıkırtı duydu. İlk önce umursamadı. Ama sonra stüdyoda yalnız olduğunu hatırladı. Yavaşça dönerek arkasına bakmaya çalıştığı anda aldığı ani bir darbeyle acı içinde yere düştü. Sonra bir darbe, bir darbe daha…
Ölmeden önce aklındaki son şey o blogdaki öyküde de kendisinin aynı şekilde öldürüldüğüydü.
Baykuş’un Ölümü… Gözlerini kapatmadan önce acı acı güldü…
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 2
Sabahtan beri yer yerinden oynuyordu.
Tüm televizyonlar, gazeteler, haber programları ve sosyal medya tek bir şeyden bahsediyordu: ünlü programcı Kaan Baykuş’un sabaha karşı, bir kaç saat önce program yaptığı stüdyoda ölü bulunması…
Ateş, Ece, Yaprak ve Bora Büro’da toplantı odasındaki televizyonun başında üzüntüyle dikilmiş, pür dikkat Komiser Nihat’ın bir medya ordusu karşısında basına yaptığı açıklamayı dinliyorlardı.
‘Bu kadar değerli bir insanı kaybetmek tüm ülkemiz için çok üzücü. Bunu yapanın en kısa zamanda bulunup cezasını en ağır şekilde çekeceğinden emin olabilirsiniz. Şimdi izin verirseniz işimize dönelim.’
Komiser Nihat sorulan sorulara sadece üzüntüyle başını sallamakla yetinip habercileri güçlükle yardı ve stüdyonun da içinde bulunduğu TV18 kanalının kapısından hızla girerek gözden kayboldu.
‘Çok sıra dışı bir ölüm…’ dedi Yaprak gözlerine hücum eden yaşları geri göndermek için yutkunarak.
‘Zaten çok sıra dışı bir insandı.’ diye ekledi Ece, kırık bir sesle. Bora başını onaylarcasına salladıktan sonra camdan dışarı sabit bir noktaya bakmaya devam etti. Ateş sıkıntıyla içini çekerek bir sigara yaktıktan sonra konuştu.
‘Bu davayı alıyoruz. Bunu yapanı en kısa zamanda bulup içeri tıkmak için sabırsızlanıyorum. Zaten dolaylı olarak bulaşmış olduk. Kadın yazdığı blogda bizden bahsetmiş.’
‘Ne blogu?’ diye sordu Yaprak şaşkınlıkla. ‘Kim bizden bahsetmiş?’
‘Arada bir laboratuarından çıkıp dış dünyayla ilgilensen bilirdin.’ dedi Ateş. ‘Birkaç ay önce Kaan Baykuş bloggerlardan kendisine çekeceği dizi için polisiye-gerilim öyküleri istedi. O zamandan beri, pek çok kişinin yanı sıra bir kadın, sırf Kaan Baykuş için açtığı Kaan İçin Polisiye adlı blogda ona polisiye öyküler yazıyor. Kaan da twitter üzerinden blogun linkini verip destekliyor.’
‘İşin ilginç yanı…’ diye devam etti Ece ‘Blogda da bir Büro var ve karakterlerin ismi bizimkilerle aynı. Aynen bizim yaptığımız gibi sıra dışı cinayetleri kısa zamanda çözüyorlar ve itiraf etmeliyim ki bazen bizden daha başarılılar.’ Hepsi isteksizce gülümsedi.
‘Sonuçta hepsi kurgu.’ dedi Bora. ‘Bir kişi, yani yazar, bir cinayeti önce planlar, sonra işler, sonra da çözerse tabii ki başarılı olur.’
‘Peki, bu blogun Kaan’ın ölümüyle ne ilgisi var?’ diye sordu Yaprak sabırsız bir sesle.
‘Kadın yazdığı son öyküde Kaan Baykuş’u öldürüp cinayetini Büro’ya çözdürüyor.’ dedi Ateş ‘Ve Kaan bu öykü yayınlandıktan bir kaç gün sonra birebir aynı şekilde ölü bulunuyor.’ Yeni bir sigara yaktıktan sonra ekledi.
‘Kendisine ait David Gilmour gitarla dövülerek…’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 3
‘Korkunç!’ dedi Yaprak, dehşet dolu bir sesle. ‘Kim bir bloga bakıp herkesin çok sevdiği bir adamı öldürür ki?’
‘Ya da pek çok kişinin nefret ettiği.’ dedi Bora. ‘Hakkında bir o kadar da kötü yazı, haber ve yorum var. Bu sefer işimiz gerçekten zor.’
‘Şu blog, Kaan İçin Polisiye, nasıl bir şey?’ diye sordu Yaprak. ‘Bence katil onu baz alarak işlediyse cinayeti, belki orada bir kaç ipucu bulabiliriz.’
‘Fena değil.’ dedi Ateş omuzlarını silkerek. ‘En azından bizim hakkımızda yazılan çoğu şey doğru. Ama polisiye konusunda tecrübesiz biri tarafından yazıldığı belli. Bazı yerleri hatalı.’
‘Mesela İKİLEM adlı öykü.’ dedi Ece, Ateş’e bakarak. ‘Orada ölen adamın oğlu, babası kendisine çocukluğu boyunca, hatta düğününden bir hafta önce tecavüz ettiği için annesi ve onun ikizi olan teyzesiyle işbirliği yapıp babasının ölümünü planlıyor.’
‘Saçma.’ dedi Yaprak kaşlarını çatarak. ‘O yaşta bir adama tecavüz etmek zordur. Kendini korur. Bence o genç adam babasının doğacak çocuğuna tecavüz etmesinden korktuğu için ölmesini istemeliydi.’
‘Kesinlikle.’ dedi Ateş. ‘Ayrıca KÖLE adlı öyküde Ateş, yani ben, katilden kurtulup polis merkezine getirilen kurbanın aslında katil olduğunu bir anda anlayıp silahı kadının ağzına sokuyor.’ Gülümseyerek ekledi.
‘O kadar zeki olmadığımdan ya da o hareketi yapmayacağımdan değil tabii. Ama yine de ipucu azdı.’
‘Yine de psikolojik profiller ve betimlemeler fena değil.’ dedi Ece. ‘Özellikte kişilik bölünmesini anlatan HAYALET ve erotomani ile ilgili olan KUSURSUZ adlı iki öyküde.’
‘En kötüsü, belki de ilk olduğu içindir, DÖVMECİ KATİL’di.’ diye araya girdi Bora. ‘Katil lisede satranç şampiyonuymuş, o yüzden satrançla ilgili şifreli dövmeler yapıyormuş. Onları yapmak için şampiyon olmaya gerek yok. Çok basitti bence.’
‘Benim favorim KÖLE’ydi.’dedi Ece. ‘Tüketim saçmalığını çok güzel eleştirmiş. Orada kurban-katil polis merkezinde elleri bağlı bir şekilde, hiç bir şeyi umursamadan şarkı söylüyordu. Eğer bunlar dizi olarak çekilecekse o karakteri oynamak isterdim.’ Ece’nin heyecanlı konuşması karşısında Ateş başını sallayarak gülümsedi.
‘Bu blogdan bir tek benim haberim yokmuş meğerse.’ dedi Yaprak şaşkınlıkla.
‘Tamam o zaman.’ dedi Ateş boğazını temizleyerek. ‘Yaprak sen blogu baştan sona okuyarak ipucu araştır, bir yandan da görsel ve sosyal medyayı takip et. Bora, sen şu blog yazarı kadını araştır ve son zamanlarda Kaan hakkında yazılan, söylenen, haber yapılan olumsuz şeylerin ve bunların sahiplerinin bir listesini çıkar.’ Yaprak ve Bora sessizce başlarını sallayıp hemen işe koyuldular.
‘Ece, sen benimle geliyorsun. TV18’e, olay yerine gidiyoruz.’ İkisi de deri ceketlerini giyip silahlarını taktılar ve koşarak merdivenleri inip Ateş’in Harley’ine atladılar.
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 4
TV18’in Maslak’taki stüdyolarına vardıklarında bir medya ordusu ile karşılaştılar. Ateş ve Ece’yi gören haberciler aceleyle kameralarını çalıştırıp mikrofonlarını kapıp yanlarına koştular ve etten bir duvar gibi etraflarını sardılar.
‘Kaan Baykuş cinayeti hakkında ne düşünüyorsunuz?’
‘Sizce bunu kim yapmış olabilir?’
‘Cinayetlerin bir blogdaki öyküye göre işlendiği söyleniyor. Kaan Baykuş’un bloggerlara desteği geri mi tepti?’
‘Blogdaki cinayetle tam olarak mı aynı? Bu konuda ne diyeceksiniz?’
Ateş ve Ece tüm soruları başları önde savuşturup olabildiğince hızlı yürüyerek kendilerini stüdyonun içine attıklarında derin bir nefes aldılar. Ateş kapıdaki polislere sessizce ve ciddi bir yüzle eski polis kimliğini gösterdi, polisler geri çekilerek yol verdiler.
İçeride tam bir kargaşa hakimdi. Her yanda koşturan set işçileri, programcılar, asistanlar, haberciler, ışıkçılar, kameramanlar, güvenlik görevlileri, polisler…
Ve havada asılı duran garip, ağır, kara bir hüzün…
Ateş ve Ece yanlarından aceleyle geçmekte olan kanal görevlilerinden birini çevirip Baykuş Ailesi’nin çekildiği stüdyonun nerede olduğunu sordular.
‘Şuradan aşağıya inin, koridorun solunda.’ diye cevapladı kız çatlak bir ses ve ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerle.
Vakit kaybetmeden aşağıya indiler ve kapının önündeki polis ordusunu güçlükle aşıp içeri girdiler. Komiser Nihat ve Detektif Cem bir kenara çekilmiş delil toplayıp fotoğraf çeken Olay Yeri İnceleme ekibini izliyorlardı.
Ateş ve Ece, Kaan Baykuş’un televizyon programından çok iyi bildikleri bu stüdyoya bir kez daha dikkatlice baktılar. Bir yığın irili ufaklı ışıkla aydınlatılmış duvarlara, tavana ve merdivenlere, devasa ekranlara, her yerde korkunç birer yılan gibi çöreklenmiş kablolara, kameralara…
Başlarını stüdyonun ortasında, oval bir üçgene benzeyen büyük masaya çevirdiklerinde yaşadıkları keskin ve ani üzüntüyle şok oldular.
Yıllardır programlarını izledikleri, bazen kızıp bazen çok sevdikleri ama her zaman hayranlık duydukları Kaan Baykuş kahverengi zeminde, devrilmiş taburenin ve parçalanmış bir David Gilmour serisi gitarın arasında, başından akan kanların içinde, gözleri açık, alaycı bir şekilde gülümsüyordu.
Belli ki her şeyle olduğu gibi ölümle de alay ediyordu…
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 5
‘Korkunç bir şey…’ dedi, onları görüp yanlarına gelen Cem.
‘Olay Yeri’nin işi bitmedi mi?’ diye sordu Ateş.
‘Henüz bitmedi.’ dedi Cem. ‘Bekliyoruz. Çok dikkatli inceleniyor. En küçük bir ayrıntıyı kaçırmamaları gerek.’ Sonra merakla sordu. ‘Kaan için Polisiye adlı blogu okudunuz mu? Herkes bundan bahsediyor.’
‘Evet. Fena değil.’ dedi Ateş. Kaan Baykuş’a bir kez daha göz attıktan sonra ekledi. ‘Ve şu anda gördüğüm kadarıyla cinayet birebir aynı işlenmiş.’
‘Kaan’ın kırık gitar ve taburenin arasında, yerde yatmasına kadar…’ diye ürpererek ekledi Ece.
‘İyi ki geldiniz çocuklar.’ dedi yanlarına gelen Komiser Nihat, sıkıntılı bir sesle. ‘Teknolojik olarak yardımınıza ihtiyacımız var.’
‘Bora ile Yaprak Büro’da gereken her şeyi araştırıyor.’ dedi Ateş. ‘Bu davayı almak istiyoruz. Olayın içine çoktan dahil olduk zaten.’
‘Olmaz.’ dedi Komiser Nihat kaşlarını çatarak. ‘Bu olayda medya baskısı çok fazla. Bunu cinayet masasının çözmesi gerek.’
‘Bravo size!’ dedi Ateş sinirli bir sesle. ‘Bir insanın başına bu derece korkunç bir olay gelmişken, şimdi tam da bundan pay çıkarma zamanı değil mi?’ Konuşurken gözlerinden ateş çıkıyor, burnundan soluyordu.
‘Ne olursa olsun…’ dedi Ateş, Komiser Nihat’a doğru tehditkar bir ifadeyle eğilerek ‘Bu davayı alıyoruz. Şimdi ya birlikte çalışır ve bu olayı en kısa zamanda çözeriz, ya da ayrı ayrı çalışıp işi zorlaştırırız.’ İkisinin gözleri arasında sadece bir kaç santim vardı. Komiser Nihat kaşlarını çatarak geri çekildi.
‘Tamam.’ dedi ellerini iki yana açarak. ‘Birlikteyiz. Neye ihtiyacınız varsa söyleyin.’ Büro’nun yardımı olmadan bu işi çözmekte zorlanacağının en baştan beri farkındaydı. Büro’nun böyle medyatik bir davayı tek başına çözüp, ki bunu yapabileceklerini biliyordu, bütün alkışları almalarını izlemektense, onlarla birlikte çalışmak daha güvenliydi.
O sırada Olay Yeri İnceleme ekibinden biri seslendi. ‘İşimiz bitti komiserim.’
‘Tamam.’ diye bağırdı Komiser Nihat. ‘Sedyeyi hazırlayın. Otopsiye götürsünler. Delilleri de laboratuara götürün ve hemen incelemeye başlayın. Bu olay birinci öncelikli!’
‘Her şeyi, bütün sorgulama ve laboratuar sonuçlarını en ince ayrıntısına kadar saat saat rapor olarak istiyorum.’ dedi Ateş, sert bir sesle. ‘Ayrıca bu davada Cem bizimle çalışacak. Bir de istediğimiz herkesi sorgulama hakkımız olacak.’
‘Ne isterseniz…’ dedi Komiser Nihat, yenilmiş bir sesle, alnından akan terleri elindeki mendille silerken. ‘Yeter ki bu olay en kısa zamanda çözülsün…’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 6
O sırada çalan Ateş’in telefonunun zil sesi boş stüdyoda yankılandı. Ateş aceleyle telefonu cebinden çıkarıp açmadan önce ‘Bora.’ dedi Ece’ye bakarak.
‘Ne buldun?’
‘Şu blogdaki öyküleri yazan kadın…’ dedi Bora heyecanlı bir sesle. ‘Az önce tweet attı. Çiçek Pasajı’ndaymış.’
‘Gidiyoruz.’ dedi Ateş, Ece ve Cem’e. Tam kapıdan çıkarken Komiser Nihat’a döndü. ‘Bir saat sonra raporunu bekliyorum.’ Cevap beklemeden hızlı adımlarla çıktılar.
Haberci ordusunu yine cevap vermeden güçlükle aşıp Ateş ve Ece, Harley’e Cem de arabasına atladı ve tam gaz yola koyuldular. Cem polis arabasının tepe lambalarını ve sirenlerini açıp güvenlik şeridine girdi, Ateş de arkasından takip etti.
Bir süre sonra İstiklal caddesinden Çiçek Pasajı’na doğru aceleci adımlarla yürürken Cem, Bora’yı aradı, kadının kullanıcı adını alıp Twitter’a girdi.
‘Resim eklemiş.’ dedi. ‘Ahşap, yuvarlak bir masanın üzerinde bira bardağını çekmiş. Masada örtü yok.’
‘Çiçek Pasajı’nda restaurant olmayan, sadece bira içilen iki yer var.’ dedi Ateş. ‘İstiklal Caddesi girişinden girelim. Balık pazarı ters kalır.’
Pasajdan içeri girdiklerinde solda, en köşedeki masada, 20’li yaşlarının sonunda, kumral saçlı, simsiyah giyinmiş bir kadın tek başına küçük bir bilgisayarın başında oturmuş bir şeyler yazıyordu.
‘Özlem Kara?’ diye sordu Cem, polis kimliğini kadının burnuna dayayarak.
‘Benim.’ dedi kadın kaşlarını kaldırarak. Kısacık bir an süren şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra ‘Buyurun oturun.’ dedi masadaki boş sandalyeleri göstererek. Oturdular. Kadın birasından bir yudum alıp bir sigara yaktı. Gözlerini kısarak üçüne de tek tek baktı.
‘Hayali kahramanlarım canlanıp ete kemiğe bürünmüş ve beni sorgulamaya gelmiş…’ dedi acı acı gülümseyerek.
‘Dün gece sabaha karşı neredeydiniz?’ diye sordu Ateş, kadını hiç duymamış gibi.
‘Beyoğlu’daki evimde, kocam ve oğlumun yanında uyuyordum.’ diye cevapladı kadın. ‘Gece 3’e kadar Kaan’ın programını izledik. Sonra yattık. Sabah 7.30’da da kalkıp işe gittim.’
‘Nerede çalışıyorsunuz?’
‘Beyoğlu’nda bir otelde. Resepsiyonistim.’
‘Kaan Baykuş cinayetinin öykünüzdeki birebir aynı olması hakkında ne diyeceksiniz?’ diye sordu Ece acımasız bir sesle.
‘Çok üzücü…’ dedi kadın gözleri aniden dolarak. ‘Sabahtan beri vicdan azabından ölüyorum. Benim yüzümden oldu… Ben o öyküyü yazmasaydım… Belki de…’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 7
Kadın boğazından kocaman bir yumru varmış gibi güçlükle yutkunarak sustu ama yaşların yanaklarından süzülmesine engel olamadı.
Bir süre hiç biri konuşmadı. Ateş bir sigara yaktı. Ece dikkatlice kadını incelemeye, Cem de telefonunu kurcalamaya başladı.
‘Affedersiniz.’ dedi kadın gözlerindeki yaşları silerek. ‘Bu olay beni çok sarstı. İçim o kadar çok acıyor ki… İşten çıktığım gibi buraya geldim ve bloguma bir veda yazısı yazıyordum.’
‘Kaan Baykuş için mi?’ diye sordu Cem. O sırada Ateş onları izleyen garsona bir bira getirmesini işaret etti.
‘Hem onun, hem de blog için. Bir kaç saat sonra tüm öyküleri silip blogu kapatıyorum. Polisiye yazmayı bırakıyorum artık…’
‘Blogu kapatma işini biraz ertelerseniz iyi olur.’ dedi Ateş emreder bir ses tonuyla. ‘Ayrıca bilgisayarınıza da el koymamız gerekecek.’
‘Bunların yanı sıra parmak izinizi ve DNA örneğinizi almalıyız.’ dedi Ece. Kadın şaşkınlıkla onları bir süre süzdükten sonra birasını bir dikişte bitirdi ve yeni bir sigara yaktı.
‘Bakın.’ dedi sakin olmaya çalışan bir sesle. ‘Şu anda şüpheli durumda olduğumu biliyorum. Ne isterseniz yapmaya, her türlü yardıma hazırım.’ Bilgisayarını kapatıp çantasına koydu ve Ateş’in önüne sürdü.
‘Parmak izi ve DNA da alın. Hatta gelin evimi arayın. Ailemi sorgulayın. Beni bir an önce şüpheli listesinden eleyin ki asıl suçlu en kısa zamanda bulunsun.’
Cem sessizce çantasından pamuklu çubuk çıkarıp kadının DNA örneğini ve parmak izlerini alırken Ateş ve Ece birbirlerine bakıp hafifçe başlarını salladılar.
Keşke bu kadının kurguladığı bir öykünün içinde olsalardı. En azından kadın suçluları bulma konusunda oldukça insaflıydı. Ama şimdi karşılarında bu öyküyü okuyup Kaan Baykuş’u öldürmüş olabilecek binlerce şüpheli vardı.
Bu sefer işleri hiç kolay olmayacaktı…
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 8
Ateş soğuk birayı bir kaç yudumda bitirdikten sonra ayağa kalktı. ‘Yine de aklınıza bir şey gelirse ararsınız.’ Sonra alaycı bir sesle, kadının boynundaki gümüş baykuş kolyesine bakarak ekledi. ‘Hakkımızda bu kadar çok şey bildiğinize göre telefon numaramızı da biliyorsunuzdur.’ Cem’le ikisi çıkışa doğru yürüdüler.
‘Son bir şey…’ dedi Ece onların duymayacağından emin olduktan sonra. ‘PARA adlı öykünüzün 17. bölümünde, satır aralarında sinsice iddia ettiğiniz gibi Ateş’le ben yatmadık.’ Sonra kadına doğru eğilerek fısıltıyla devam etti. ‘Öyle bile olsa sizi ve okuyucularınızı ilgilendirmez.’
Kadın cevap vermedi. Sadece başını sallamakla yetindi ve arkalarından uzun uzun baktı.
‘Büro’ya uğrayıp Bora ve Yaprak neler bulmuş bakalım.’ dedi Ece pasajdan çıkarken. ‘Zaten delil ve otopsi sonuçlarının gelmesi daha bir kaç saat sürer.’
Sessizce Tünel’e doğru yürümeye başladılar. ‘Sizce kadın doğru mu söylüyor?’ diye sordu Cem, bir süre sonra. ‘Çok gerçekçi bir hali vardı ama…’
‘Şüpheleri üstüne çekmemek için olabilir.’ dedi Ateş. ‘Görmemizi istemediği şeyleri çoktan silmiştir zaten. Ama yine de bana pek suçlu görünmedi. Yine de şüpheli listesinde kalmalı.’
‘Kadının polisiye öyküler yazdığını unutmayın.’ diye uyardı Ece. ‘Hepsini planlamış da olabilir.’
‘Ben delillere bakarım.’ dedi Cem, omuzlarını silkerek. ‘Deliller asla yalan söylemez.’
Büro’nun kapısını açıp içeri girdiler. Televizyonda sabahtan beri bininci kez haberi geçip cinayeti tekrar tekrar anlatan haber bültenlerinden birinin sesi merdivenlere taşmıştı.
Yaprak ve Bora bir köşede önlerinde birer dizüstü bilgisayar harıl harıl çalışıyorlardı. ‘Ne var ne yok?’ diye sordu Ateş, kahve suyu için ısıtıcıyı çalışırken. İkisi de cevap vermedi. Dış dünyadan kopmuşlardı.
Ece ve Cem de hemen televizyonun karşısındaki deri koltuğa oturmuş pür dikkat haberleri izliyorlardı. Ülkenin büyük bir kısmı yas tutuyordu. Bütün gençler, üniversite öğrencileri, Kaan’ın sevenleri, hayranları o güne özgü siyah giyinme kararı almıştı. Başka bir renk o gün yasaktı.
Ve bir helikopter görüntüsüne göre İstanbul’un çoğunun ve Beyoğlu’nun tüm sokakları simsiyahtı…
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 9
Ateş herkese kahvelerini verdikten sonra toplantı masasına oturdu. ‘Elimizde neler var?’ diye sordu Yaprak ve Bora’ya bakarak. İkisi de aynı anda kalkıp masaya geldiler, Ece ve Cem de onları takip etti.
‘Kaan Baykuş’un Twitter’da 2 milyondan fazla takipçisi var.’ dedi Bora yorgun bir sesle. ‘Bunların dışında onu takip etmeyen ama düzenli olarak küfürlü, hakaret dolu tweetler atanlar var.’
‘Sonuç olarak Kaan Baykuş üzerinden gidersek işimiz çok zor olacaktı.’ diye devam etti Yaprak. ‘Biz de blogdaki öyküleri yazan Özlem Kara üzerinden olayı takip etmeye karar verdik.’
‘Güzel.’ dedi Ateş sigarasından bir nefes çektikten sonra. ‘Devam edin.’
‘Kadının blogger şifresini çözdük.’ dedi Bora. ‘Bloga günde yaklaşık 400-500 kişi giriyor. Ama yeni öykü yayınladığı günler bu sayı 5000’e yaklaşıyor. 3 günden beri, yani Kaan Baykuş’un cinayetini anlatan son öykü yayınlandığından beri toplam 5847 kez okunmuş.’ Bora başını sallayarak kahvesinden bir yudum aldı ve sustu.
‘Cinayet öyküyle tamamen aynı olduğuna göre katil bunlardan biri.’ diye yorum yaptı Cem.
‘Tabii basında blogla ilgili çıkan haberler sonucunda sabahtan beri binlerce kişi öyküyü okudu.’
‘1.5 milyon kişiden iyidir.’ diyerek içini çekti Ece.
‘Peki kötü, hakaret dolu yorum yazan var mı?’ diye sordu Ateş.
‘Yok.’ dedi Bora. ‘Genelde yorumlarda tebrikler, öneriler falan var.’
‘Ama ilgimizi çeken 3 kişi oldu.’ dedi Yaprak. Ateş, Ece ve Cem heyecanla Yaprak’a baktılar.
‘Birincisi Özlem Kara’nın Kaan için Polisiye adlı blogunu şablonuna, karakterlerine ve diyaloglarına kadar taklit eden Kaan’ın Polisiyesi adlı blogun yazarı Serkan Güçsüz.’
‘Öldürme sebebi?’ diye sordu Cem kaşlarını çatarak.
‘Çok basit.’ diye omuzlarını silkti Yaprak. ‘Kıskançlık…’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 10
‘Adamın her şeyini araştırdık.’ diye söze girdi Bora. ‘Özlem Kara’ya Twitter üzerinden pek çok aşağılayıcı tweet göndermiş, hatta bazılarında hakaret etmiş. Özlem Kara da onu savcılığa şikayet edeceğini söyleyince ortalıktan kaybolmuş.’
‘Sonuç olarak yazdığı öyküyü baz alarak bu cinayeti işlemiş ve suçun Özlem Kara’nın üzerine kalacağını hesaplamış olabilir.’ dedi Ateş. ‘Oldukça mantıklı. Peki ya diğer iki kişi?’
‘Diğer ikisi de Özlem Kara her polisiye öykü yayınladığında Kaan’a onu kötüleyen, yanlışlarını bulan, yazılarını aşağılayan tweetler gönderen Serin Derinsoy ve Koray Algınal. Kadına ve Kaan’a belirli bir düşmanlık besledikleri belli. Ama Twitter’da ne birbirleri ile ne de Özlem Kara ile bir etkileşimleri var. Her buldukları hatayı Kaan’a ispiyonluyorlar ve bunu yaparken Kaan’a da hakaret ediyorlar.’
‘Üzerinde durmakta fayda var.’ dedi Ece. ‘Bu davada hiç bir ayrıntıyı kaçırmamız gerekir.’
‘Kanaldan biri olamaz mı?’ diye sordu Yaprak. ‘Programda birlikte çalıştıkları pek çok kişi var. Birisi Kaan’a kin besleyip bu öyküyü fırsat bilmiş olabilir.’
‘Ama bu mantığı takip edersek herkes olabilir.’ diye itiraz etti Ateş. ‘Çünkü Kaan çevresi çok geniş ve oldukça tanınmış bir adam. Herhangi biri ona kin besleyip bu öyküden yararlanıp öldürmüş olabilir. Hem…’
Cem’in telefonunun çalmasıyla sustu. Cem telefonu açtı. Bir süre dinledikten sonra ‘Ama bu nasıl olur?’ dedi şaşkın bir ifadeyle. Sonra da ‘Tamam. Söylerim.’ deyip kapattı.
‘Komiser Nihat.’ dedi. ‘Olay yerinde en küçük bir delil bile bulamamışlar. Ne parmak izi, ne de DNA. Ayrıca kanalın güvenlik kamerası görüntülerini incelemişler. Kaan Baykuş’un öldüğü saatlerde o bölgede bir elektrik kesintisi olmuş. Güvenlik kameraları devre dışı olmuş. Ayrıca otopsi sonuçlarında sıra dışı hiçbir şey yokmuş.’
Hepsi dehşetle birbirlerine baktılar. Akıllarındaki soruyu Yaprak sordu.
‘Yani elimizde hiçbir delil, tanık ve görüntü yok öyle mi?’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 11
Odada uzun süren bir sessizlik oldu. Hepsinin aklındaki tek düşünce bu cinayetin içinden nasıl çıkacaklarıydı.
‘Zaten katili bulsak bile…’ dedi Ateş, ‘elimizde her hangi bir delil olmadığı için onu cinayete bağlayamayız. Ceza almadan kurtulabilir.’
‘Yapabileceğimiz tek şey sorgu.’ dedi Ece. ‘Sorguda itiraf ettirebilirsek belki…’
‘Sence bütün bunları düşünüp planlayan ve harekete geçmek için elektriklerin kesileceği zamana kadar tüm ayrıntıları hesaplayan bir katil suçunu itiraf eder mi?’
‘Yine de şansımızı denemeliyiz.’ dedi Ece. ‘Burada oturarak bu işi çözemeyiz.’
‘Tabii ki deneyeceğiz.’ diye cevap verdi Ateş. ‘Blogdaki öyküyü yazan Özlem Kara’yı sorguladık. Geriye Bora ve Yaprak’ın bulduğu diğer 3 şüpheli kalıyor. İşe onlardan başlayalım. Bakalım olayın olduğu saatlerde neredelermiş? Sonra da Kaan’ın yakın çevresinden ve kanalda çalışanlardan başlayarak bir yığın insanı sorgulamamız gerekecek.’
‘Komiser Nihat ekibiyle beraber kanal ve program çalışanlarını sorgulamaya başlamış bile.’ dedi Cem. ‘Biz de bu şüpheliler üzerinden iş bölümü yapalım.’
‘Bora burada kalacak.’ dedi Ateş. ‘Sorguladığımız insanları araştırmak ve…’ ayağa kalkarak kapının yanındaki bilgisayarı alıp Bora’nın önüne koydu. ‘Özlem Kara’nın bilgisayarını incelemek için.’
‘Yaprak, sen benimlesin. Ece ve Cem, siz de berabersiniz. Bora, bize o üç şüphelinin ev ve iş adreslerini, telefon numaralarını yaz.’
Ateş’in ayağa kalkıp heyecanla konuşması ve herkese görev dağıtması üzerine odadaki umutsuzluk ve yorgunluk havası dağılmış, hepsi bir anda canlanmıştı. En azından, iğneyle kuyu kazmak anlamına gelse bile artık yapacak bir şeyleri vardı.
Şimdi işe koyulma zamanıydı…
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 12
‘Taklitçi blog yazarı Serkan Güçsüz Silivri’de yaşıyor.’ dedi Ateş. ‘Yaprak, biz ikimiz gidip onu sorgulayacağız.’
‘Hem öyküleri kötüleyip hem de Kaan’a sürekli hakaret eden Serin Derinsoy Kadıköy’de çalışıyor, Koray Algınal ise Beşiktaş’ta. Bu ikisini de Ece ve Cem sorgulayacak. Cem’in arabasıyla gidin.’
Cem ve Ece hemen silahlarını takıp ceketlerini giydiler ve odadan çıktılar. Yaprak ve Ateş de onları takip etti. Ateş’in Harley’ine atlayıp gazladılar.
Yaklaşık 1 saat sonra Serkan Güçsüz’ün Silivri’deki evine vardıklarında kapıyı kimse açmadı. Müstakil, eski evin bahçesinde bir süre oyalandılar. Aradan yarım saat geçtikten sonra demir bahçe kapısının sesini duydular.
Ateş eski polis kimliğini çıkarıp gösterdiği anda adamın gözleri korkuyla büyüdü.
‘Serkan Güçsüz siz misiniz?’ dedi Ateş sert ve otoriter bir ses tonuyla.
‘Evet.’ dedi adam zayıf bir sesle. ‘Ne vardı?’
‘Kaan Baykuş cinayetiyle ilgili sizi sorgulamamız gerek.’ dedi Yaprak.
‘Ben bir şey yapmadım.’ diye savunmaya geçti adam. ‘Dün gece bütün gece evdeydim. Annemle birlikte yaşıyorum. Ona sorabilirsiniz.’
‘Soracağız.’ diye sordu Ateş gözlerini kısarak. ‘Ama önce şuna cevap verin. Özlem Kara’nın blogunu taklit etmekteki amacınız neydi?’ Adam korkuyla yutkundu. Yaşadığı panik gözlerinden okunuyordu.
‘Ben kimseyi taklit falan etmedim.’ diye cevap verdi titreyen bir sesle. ‘Onun blogunu gördüğümde yaklaşık 1.5 haftadır öykümü yazıyordum zaten.’
‘Bilgisayarınızı inceleyip bloga ne zaman girdiğinizi bulabileceğimizi biliyorsunuz değil mi?’ diye sordu Yaprak acımasız bir sesle. ‘Ayrıca Özlem Kara’ya ettiğiniz hakaretlerin sebebi ve bunların cinayetle bağlantılı olup olmadığını da çözeceğimizin umarım farkındasınızdır!’
Adam cevap vermedi. Titreyen elleriyle gömleğinin cebinden bir sigara çıkarıp yaktıktan sonra yavaş adımlarla yürümeye başladı.
Sonra ani bir hamleyle bahçe duvarından atlayıp son gücüyle koşmaya başladı.
Polisiye Hikaye Oku Baykuş– 13
Ateş ve Ece bir anlığına göz göze geldikten sonra aynı anda silahlarını çıkarıp bahçe duvarından uçarcasına atladılar ve koşmaya başladılar.
Serkan Güçsüz karşıya geçip sokağı boylu boyunca koştuktan sonra son hızla köşeyi döndü ve bir anlığına gözden kayboldu. Ateş ve Ece ondan yaklaşık 7-8 metre gerideydi. Köşeyi döndüklerinde, kısacık bir anda adamın bir mobilyacı dükkanının içine girdiğini gördüler.
Ateş Ece’ye içeri girmesini işaret etti ve kendisi de son hızla arka sokağa girdi. Adam buraya girdiyse eğer, buranın arka tarafında mutlaka bir çıkış olmalıydı.
Adamı arka kapıdan çıkmış koşarken gördüğünde yanılmadığını anladı. Artık aralarında sadece bir-kaç metre kalmıştı. Son gücüyle adamın üzerine atladı ve bir hamlede yere yıkmayı başardı. ‘Siktir!’ diye acıyla bağırdı adam.
Ateş silahını adamın ağzına soktu. ‘Kapa çeneni!’ dedi. O sırada Yaprak yanlarına gelmiş, dehşet dolu gözlerle onları izliyordu. ‘Kelepçele!’ diye bağırdı Ateş ve adamı sert bir hareketle yüz üstü çevirip kafasını tozlu yola bastırdı.
Yaprak hemen belinden kelepçeleri çıkarıp adamın ellerini arkadan kelepçeledi. Ateş adamı tekrar yüz üstü çevirip yüzünün tam ortasına var gücüyle bir yumruk attı.
‘Kendini zeki mi sanıyorsun pislik?’ diye bağırdı. Etraflarında meraklı bir insan kalabalığı toplanmış hayret dolu gözlerle onları izliyordu.
Adam cevap vermedi. Burnundan akan kanların arasından Ateş’e tükürmeye yeltendi ama Ateş yeni ve daha sert bir yumrukla bunu engelledi. Adam acıyla yaralı bir hayvan gibi haykırdı. Yüzü tanınmayacak hale gelmişti.
‘Söyle geri zekalı!’ dedi Ateş nefes nefese. ‘Ne bok yedin de kaçıyorsun?’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 14
Adam cevap vermeyerek acıyla haykırmayı sürdürdü. Ateş adamı yerden kaldırdı. ‘Yürü!’ dedi seninle daha işimiz bitmedi.’
‘Ben hiç bir şey yapmadım. Özlem yapmıştır. Benim üzerime atmaya çalışıyor. Size her ne dediyse yalan. Çok tehlikeli bir kadın o. Hiç bir şey ispatlayamazsınız. Bırakın beni…’ Adam kesik kesik, nefes nefese konuşuyordu.
‘İspatlayamayız çünkü hiç bir delil bırakmadın, değil mi?’ diye sordu Yaprak.
‘İlgisi yok, saçmalamayın ya…’ diye cevap verdi adam. ‘Niye yapiim ki böyle bir şeyi? Kaan’ı çocukluğumdan beri çok severim. Onunla büyüdük biz yaa..’
Ateş ‘Kapa çeneni!’ diyerek adamı itti, arka kapıdan mobilya dükkanına soktu ve oradaki koltuklardan birine oturttu. Dükkan bomboştu. Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Onların geldiğini görünce ortadan kaybolmuş olmalıydılar. Ateş ve Yaprak da adamın karşısındaki koltuğa oturdular. Ateş silahını çıkarıp tehditkar bir ifadeyle adamın gözlerinin içine bakarak yanına koydu.
‘Baştan anlat.’ dedi soğuk ve acımasız bir sesle.
‘Ben hiç bir şey yapmadım.’ dedi adam zayıf bir sesle. ‘Kaan polisiye öykü isteyince yazmaya çalıştım. Aylarca uğraştım ama çok fazla bir şey yazamadım.’ Adam umutsuz gözlerle önüne bakarak konuşuyordu.
‘Sonra Kaan’ın o kadının blogunu bir kaç kez tweetlediğini gördüm. Öykülerini okudum. Neden benim aklıma gelmedi diye günlerce kafamı taşlara vurdum. Aylarca uğraşmış ama bir kadın kadar olamamıştım.’
‘Yumruk atmakta haklıymışsın.’ dedi Yaprak, Ateş’e bakarak. ‘Bu adam kadınları aşağılayan bir pislik.’ Ateş’in ona dik dik bakması üzerine adam korku dolu gözlerle geri çekildi.
‘Yaprak sen evine git annesini sorgula.’ dedi Ateş, gözlerini adamdan ayırmadan. Yaprak hemen kalkıp çıktı.
‘Sonra bunu yapmak bir tek ona mahsus değil ya?’ diye düşündüm. ‘Ben de ona benzer bir blog açıp Kaan’a öykülerimi gönderebilirdim.’
O sırada Ateş’in telefonu çalmaya başladı. Ece’ydi.
‘Elde var sıfır.’ dedi Ateş telefonu açar açmaz. ‘İkisinin de tanığı var. Serin Derinsoy hemşire. O gece sabaha kadar hastanede nöbetçiymiş. Bir yığın tanığı var. Koray Algınal ise bütün gece Bahçeşehir’de bir arkadaşının evindeki partideymiş. Partinin olduğu evden sabah 6’da ayrılmış.’ Ece bir süre duraksadıktan sonra devam etti.
‘Bu iş kolay olmayacak, Ateş. Bu sefer ters köşe olduk galiba…’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 15
‘Tamam.’ dedi Ateş. ‘Daha sonra konuşuruz.’ Umutsuzluk içini sinsice, yavaş yavaş kemirmeye başlamıştı ve o bu duygudan nefret ediyordu.
Telefonu kapattı ve ellerindeki tek şüpheliye dikkatlice baktı. ‘Devam et.’ dedi yorgun bir sesle.
‘Sonra ben de size benzer, yani Özlem’in blogundaki karakterlere benzer bir kaç karakter yarattım. Bir cinayet planladım ve yazmaya başladım. Kaan blogumu Twitter’da yayınlayınca kıyamet koptu. Özlem çıldırdı. Ben de kendimi tutamayıp aklıma geleni yazdım. Ama hiç kimseyi öldürmedim.’ Derin bir nefes alıp ekledi. ‘Söyleyeceklerim bu kadar.’
‘Peki neden kaçtın?’ diye sordu Ateş. ‘Madem masumsun, bize bunları bahçede de anlatabilirdin?’
‘Beni tutuklayıp emniyete götüreceğinizi sandım. Özlem Kara’nın hakkımda suç duyurusunda bulunduğunu, beni suçlu gösterecek şekilde ifade vermiş olabileceğini düşündüm. Kaan’ın öldüğü haberini duyduğumdan beri birilerini bekliyordum zaten.’
‘Şu anda da aklanmış değilsin.’ dedi Ateş. Cümlesini bitirmesiyle Yaprak’ın içeri girmesi bir oldu.
‘Annesi sağır ve dilsiz.’ dedi öfkeyle adama bakarak. ‘İşaret diliyle sorguladım ama gece 1 civarı yattığını ve sabah 10 gibi uyandığında oğlunun hala uyuduğunu söyledi. Yani kadının hiçbir şeyden haberi yok.’
‘Gece 1’den sonra buradan yola çıkıp Maslak’a gitsen, sabah 10’a kadar Kaan’ı öldürüp eve dönebilirsin.’ dedi Ateş adama, kaşlarını kaldırıp alaycı bir şekilde gülümseyerek.
‘Ama böyle bir şey yapmadım.’ diye cevapladı adam omuzlarını silkerek. Ateş onu hiç duymamış gibi Yaprak’a döndü.
‘Komiser Nihat’ı ara. Bu adamı Silivri emniyetine teslim ediyoruz. Buraya hemen bir ekip gönderip aldırsınlar.’
Yaklaşık 2 saat sonra İstanbul’a döndüklerinde doğrudan polis merkezine, Komiser Nihat’ın yanına gittiler. Ece ve Cem de orada onları bekliyordu.
‘Tüm kaynaklarımızı bu iş için kullanıyoruz.’ dedi Komiser Nihat onları görünce. ‘Şu an bu işle görevli onlarca detektif var ama Kaan Baykuş’tan nefret eden ne kadar çok insan olduğuna inanamazsınız.’
‘İnanırız.’ dedi Ateş acı acı gülümseyerek.
‘Kanal çalışanlarını ve programda parmağı olan herkesi, o geceki konuklara kadar sorguladık. Dört bir koldan çalışıyoruz. Ama sonuç?’ Bir an durup ellerini arkasında bağlayıp hepsine tek tek baktıktan sonra devam etti. ‘Sıfır!’
Bu haliyle sinirli bir şekilde ders anlatan huysuz bir öğretmene benziyordu. Ateş ve Ece göz göze gelip gülümsediler.
‘Herkes ya evinde, ya sevgilisiyle, ya uyuyor ya da bir yerlerde içiyor. Herkes anasından doğduğu gün kadar masum. Elimizde delil yok ki… Delil olsa alırız hepsinin parmak izini, DNA’sını, karşılaştırıp tıkarız içeri. Kuru sorguyla olacak iş değil bu!’ Konuştukça öfkesi ve ses tonu artmış, hareketleri ve mimikleri sertleşmeye başlamıştı.
O sırada Ece’nin telefonu çaldı. Açtı. ‘Hemen geliyoruz.’ deyip kapattı.
‘Bora.’ dedi Ateş’e bakarak. ‘Acilen görmemiz gereken çok ilginç bir şey bulmuş…’
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 16
Büro’ya vardıklarında Bora ayakta, heyecanlı bir şekilde dolaşarak onları bekliyordu. Odaya girdiklerini görünce hemen toplantı masasındaki bilgisayara yürüdü.
‘İzleyin şunu.’ diyerek bir video başlattı ve geri çekildi. Ateş, Yaprak, Ece ve Cem merakla bilgisayara eğildiler.
Ekranda Kaan Baykuş’un ölmeden bir kaç saat önce yaptığı canlı yayının görüntüleri vardı. Yeni yetme, özenti şarkıcılardan Gül Ünlüöz kırmızı, kısa bir elbiseyle dans ederek bir pop parçası söylüyor, izleyiciler de yarı beğenip yarı dalga geçerek eşlik ediyordu. Kaan Baykuş ortalarda görünmüyordu.
Yaklaşık 10 saniye sonra kamera seyircilere döndü. Bütün stüdyoyu yavaşça taradıktan sonra tekrar şarkıcıya döndüğünde Bora, Cem ve Yaprak’ın arasından uzanıp videoyu durdurdu.
Odada bir anlığına ölüm sessizliği oldu. Hiç biri gördüklerine inanamıyordu.
‘Onu burada görmeyi hiç beklemezdim!’ dedi Yaprak, gözleri hayretten büyümüş bir şekilde.
‘Siyah peruk takmış, ama kesinlikle o.’ dedi Ateş.
‘Bize o gece evde olduğunu söylemişti.’ dedi Ece şaşkınlıkla
‘Yalan söylediğine göre bunu fark etmeyeceğimizi düşünmüş.’ dedi Cem.
‘O olup olmadığından emin olmak için otoparktaki güvenlik kamerası görüntülerini inceledim.’ dedi Bora. ‘2010 model bir Harley Davidson Nightster’i var. Programdan bir saat önce gelip park etmiş ve programın ardından hemen çıkıp gitmiş.’
‘Bu hiç bir şeyi ispatlamaz.’ dedi Ateş. ‘Biraz ilerde bir yerlerde bekleyip herkes çıktıktan ve elektrikler kesildikten sonra içeri girip Kaan’ı öldürmüş olabilir.’
‘Ki büyük ihtimalle öyledir.’ dedi Ece başını sallayarak. Bir süre hiçbiri konuşmadı.
Hepsi ekrana, blogdaki öyküyü yazan Özlem Kara’nın en arkalarda bir yerlerde sakince otururken çekilmiş görüntülerine kilitlenmişti…
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 17
Uzun süren sessizliği bozan Cem oldu.
‘Öldürme sebebi konusunda ne diyeceksiniz?’
‘Kalıcı olmak…’ dedi Ateş. ‘Her yazarın rüyası. Blogunun, yazılarının, kendisinin tanınmasını, hatta sonsuza dek unutulmamasını sağlamak.’
‘Ve bunları yaparken herhangi bir delil ve iz bırakmayarak bu olaydan paçayı sıyırmak.’ diye ekledi Ece, başını öfkeyle sallayarak.
‘Zaten sabahtan beri oldukça tanındı.’ dedi Bora. ‘Blogda şu anda bile 27.000 kişi var.’
‘Dediğin gibi…’ dedi Ateş, Ece’ye bakarak. ‘Bu sefer gerçekten de ters köşe olduk. Kadını fazla hafife aldık.’
‘Hatta bütün bunları aylar öncesinden planlamış.’ diye araya girdi Bora. ‘Çünkü 1 ay önce, eşiyle ikisi adına Bolivya’ya uçak bileti alınmış. Biliyorsunuz o ülke ile Türkiye arasında suçlu iadesi yapılmıyor.’
‘Yakalansa bile kaçmayı planlamış.’ dedi Yaprak.
‘Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planladıktan sonra öyküyü yazmış, cinayeti işlemiş, bir an önce kendisini sorgulatıp kaçmak için de Çiçek Pasajı’ndayım diye tweet atmış.’ Ateş hırsla başını salladı.
‘Yine de hiç delil bırakmaması çok ilginç.’ dedi Bora.
‘O kadar da zor değil.’ diye cevapladı Ateş. ‘Elektrik kesintisinin o saatte olacağını biliyordur. Programı izledikten sonra bir yerlerde bekler. Elektrikler kesilince bone, maske, eldiven, ve galoş takarak içeri girer. Zaten cinayet aleti olan gitar stüdyodaymış. Onunla adamı öldürür. Künt kafa travması. Sonra da çıkar gider, evinde uyur. İşte bu kadar.’
‘Eşinin de her şeyden haberi vardır zaten.’ dedi Ece. ‘Uçak biletleri ikisi adına alındığına göre…’
‘Uçak ne zaman?’ diye Bora’ya sordu Ateş.
‘Gece 12’de.’ dedi Bora. ‘Şu anda evde olmalılar. En son oradan internete bağlandılar.’
‘Gidelim.’ dedi Ateş, Cem’e.
Polisiye Hikaye Oku Baykuş – 18
Özlem Kara’nın Beyoğlu’ndaki evine vardıklarında evde tam bir kargaşa hakimdi. Her yerde bavullar, eşyalar, çantalar, giysiler, ayakkabılar…
‘Kapıyı açıp Ateş ve Cem’i karşısında görünce ‘İçeri girin lütfen.’ diyerek gülümsedi.
Ateş tam bir soru sormak için ağzını açtığı sırada ‘Bu kadar çabuk çözmenize sevindim.’ dedi kadın. ‘Gitmeden önce sizi son bir kez görmüş oldum.’
‘İtiraf mı ediyorsunuz?’ diye sordu Ateş.
‘Hayır. Sohbet ediyoruz.’ diye yanıtladı kadın. ‘İtiraf etsem bile, elinizde beni olaya bağlayan hiç bir delil yok.’
‘Ya varsa?’ dedi Cem. Kadın bir anlığına tereddüt etse de, sonra yeniden kendinden emin bir şekilde konuşmaya devam etti.
‘Sanıyorum iki delil var ve ikisi de ikinci dereceden. Stüdyodaki peruk takmış görüntülerim ve Bolivya’ya alınan uçak biletim.’ Omuzlarını silkerek güldü. ‘Son baktığımda program izlemek ve yurt dışına çıkmak suç değildi.’ dedi Ateş’e bakıp gülümseyerek.
‘Sonuç olarak?’ diye sordu Ateş, tehditkar bir ifadeyle.
‘Ben yaptım.’ diyerek omuzlarını silkti kadın. ‘Ama bunu ilk ve son kez söylüyorum. Zaten uzun süre buralarda olmayacağım. Biraz uzaklaşıp yeni cinayet öyküleri yazmayı planlıyorum.’
‘Umarım sadece yazarsınız…’ dedi Ateş gözlerinden öfke saçarak. ‘Yoksa sizi yakalayıp içeri tıkmak benim için büyük zevk olacak.’ İki elini birden yumruk yapmıştı ve tırnakları avuç içlerini delmek üzereydi. Kendine hakim olmaya çalışarak Cem’e bir baş işareti yaptı. Kapıyı hızla çarpıp çıktılar.
Kadın eski bir bavulun üzerine oturup arkalarından baktı uzun süre.
‘Bu sefer katili yakalayamadığınız için üzgünüm çocuklar.’ dedi ve bir sigara yakıp derin bir nefes çektikten sonra ekledi.
‘Ama katil ben olunca işler değişiyor…’
– Son –
KaraŞapka
Yazar:
En Son Yazıları
Hikaye18 Kasım 2014Polisiye Hikaye Oku Yıldız
Hikaye22 Eylül 2014Polisiye Hikaye Oku Baykuş
Hikaye22 Eylül 2014Polisiye Hikaye Oku Para
Hikaye22 Eylül 2014Polisiye Hikaye Oku İkilem