Çalışma hayatında her ne kadar başarısız olsa da, Üniversitede daima üst seviyelerde bulunmaktaydı. 1967 baharında tüm odak noktası tamamen yön değiştirmişti. Kendisini bir kızla hayatını tamamen değiştirecek bir ilişki içerisinde bulmuştu.
Marjorie Russell (takma isim) Washington Üniversitesinde öğrenciydi. Güzel, bakımlı ve zeki bir kızdı. Marjorie’nin kalitesine erişmeyi bırak, Ted ancak o tür bir kıza hayranlıkla uzaktan bakabiliyordu. Ayrıca hedefleri vardı hayata dair. Kısaca o Ted’e olmayan her şeye sahipti. O kızla çıkmaya başladığında tüm arkadaşlarına hava atıyordu.
Okul arkadaşı Warren Dodge etkilenmişti. “Ted’in böyle bir kızla çıktığına inanmak gerçekten de güçtü”. Annesiyle tanıştırmak üzere bile evine davet etmişti. Louise kızı hatırlayarak, “Çok kibar bir kızdı. Ted kıza karşı çok ciddi duygular içerisindeydi” dedi.
Yirmili yaşlarda olan Bundy, henüz lisede yıllarından beri cinsellik anlamda bir adım bile ileri gidememişti. Şu anda Marjorie’ye karşı hala arzularını bastırıyordu. Geceleri birlikte geçiriyorlardı ama cinsel anlamda hiçbir yaklaşım olmuyordu. Ted yine de bu durumdan daha hoşnuttu. Sanki işin içine cinsellik girince bu ilişki zarar görebilir gibi geliyordu kendisine.
Yaz dönemi geldiğinde Çince eğitimini ilerletmek için Stanford Üniversitesinin programına dâhil oldu. Amacı hem kendisini geliştirmek hem de Marjorie’yi biraz daha etkilemekti. Ancak bu büyük bir hataydı.
Yalnız yaşamaya alıştı tekrar. Ama yalnız kalmak hoşuna gitmiyordu. Ted aile ortamını özlüyordu. Yine sosyal açıdan diğer öğrencilerin gerisinde kalmaya başladı. Bir yandan da Marjorie aklındaydı. “Başarının standartlarını anlamaya çalışıyordum. Tespitlerim neticesinde o standartlara uymadığımı idrak ediyordum” dite anlattı Ted.
Sonra Stanford da birde en güvendiği sığınağı olan sınıfında bir sunum esnasında tam anlamıyla başarısız oldu.
Ted hayal bile edemeyeceği bir kızla birlikteydi. Kız çok güzel, aynı zamanda son derece zeki ve üstelik varlıklı bir ailenin kızıydı. Böyle bir kızın kendisine ilgi göstermesine hiçbir şekilde anlam veremiyordu Ted. Aslında çok farklı yönleri olmalarına rağmen, ender ortak noktalarından bir tanesi kayak merakıydı. Zaten bu kayak tatilleri birbirilerine âşık olmalarına vesile olmuştu. İlk defa âşık oluyordu, hatta yazar Ann Rule göre belki de ilk cinsel deneyimini yaşadığı kadındı. Ancak Ted in hissettiği yoğunluk, kız için geçerli değildi. Ted den çok hoşlanıyordu, ancak hayatına ve geleceğine yön verme konusunda ciddi şüpheleri vardı. Kızı etkilemek adına, çok çaba sarf ediyordu Ted. Her ne kadar çoğu yalanlardan ibaret olsa da. Bu yalanlar ortaya çıktıkça genç kadın kendisinden uzaklaşıyordu.
Yazar Michaud’un kitabında da ifade ettiği gibi, Ted önemli okullardan bir olarak adlandırılan California’da ki Stanford Üniversitesinde Yaz bursu kazanarak, kız arkadaşını etkilemeye çalışmıştı. Ama bu çabaları da sonuçsuz kalmıştı. Çünkü kısa bir süre sonra okul kendisini yetersiz bulmuştu. Kitabında bu durumu şöyle ifade etmişti, “Ted her defasında maskesinin düşmesine anlam veremiyordu. Üst seviyelilerin dünyasına tırmanma çabaları, bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı.”
Kız arkadaşı 1968 yazında Washington Üniversitesinden mezun olarak California ya geri dönme kararı aldı ve Ted ile ilişkisini bitirdi. Zamanla Ted in kişilik bozuklukları olduğunu ve Eş rol modeli olmadığına karar verdi.
Daha sonradan Marjorie’nin ifadelerinde de yer aldığı gibi, Ted’in onu diğerlerinde ayrı kalana çocuksu masumiyeti bir anda çocuklaşma tavırlarına dönüştü. Genç kız artık Ted’in oyunlarından yorulmuştu. Ted sürekli kızın peşinden koşuyordu. Omzuna dokunup saklanıyordu. Bu şirin olmaktan çıkmış, artık sinir bozucu haldi. Ona artık büyü diye çıkışlarda bulunuyordu.
Ted’in abisi Glenn, Marjorie’nin onu sürekli kızdırdığını ve çoğu zaman eve mutsuz ve gergin geldiğini anımsıyordu. Louise Bundy de benzer ifadeler kullanıyordu, “Anladığım kadarıyla Ted’i daha fazla beklemeyeceğini söylemiş kız. Başka birisinden hoşlanırsa onunla çıkacağını belirtmiş. Bu onu gerçekten çok kırmıştı”.
Ted hiçbir şeye anlam veremiyordu. Maskesi niçin düşmüştü. İlk “avlanma” çabası tamamıyla bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Yeni bir soyutlanma ve kendini izole etme dönemine girdi. Tekrar daha iyi bir maske oluşturana kadar o izolasyondan çıkmamaya kararlıydı. 1967 yılının kalan bölümü kendisi için hatırlamak istemediği kadar alt seviyelerde geçen bir dönemdi.
Ted bu ayrılığı asla kabullenemedi. Hiçbir şey, okul dâhil, onu mutlu etmiyordu artık. Kendisini derin ve içinden çıkılmaz bir depresyona sürükledi. Bu durum akademik kariyerini yarıda bırakmasına sebep oldu. Ama bir şekilde kızla irtibat halinde kalmayı başardı. Sürekli mektuplaşarak bu ilişkiyi yürütmek için çaba gösteriyordu. Ancak kızın fikirleri sabitti. Artık Ted onun için asla hayatını paylaşacak biri değildi. Bu sebepten karşılık verme gereksinimi duymamaktaydı. Ted için işkenceden farksız bir durumdu bu ilgisizlik. Aklından çıkamadığı gibi, artık tamamen bir takıntı olmaya başlamıştı ilk aşkı. Öğrenim hayatının 1 yılını boşa harcayarak Çince öğreniminden vazgeçti. Bir gün “Two for the Road” filmini izlerken, Marjorie oyuncu Albert Finney’nin canlandırdığı mimar karakterine hayran kaldı. Sırf bu nedenden ötürü Ted bu seferde Washington Üniversitesinin mimarlık programına yazıldı. Fakülte doluydu. Üniversite danışmanın tavsiyesi üzerine şehir planlama bölümüne yazıldı, ancak orada da başarısız oldu. O sonbaharda tek yaptığı okula gitmekti, ama derse katılma konusunda çok zorlanıyordu. Dekanların anlattıkları anlamsız kalıyordu. Ders notlarında ki el yazısı okunaksızdı. Üniversite ortamı git gide ürkütücü ve yabancı bir hal alıyordu. Artık kampüste Marjorie ile karşılaşma fobisi baş gösteriyordu Ted de. Noel’de kendi isteğiyle okulu terk etti.
Bu takıntı bundan sonra ki hayatında, tüm dünyayı sarsacak olaylara sebebiyet vereceğini kimse tahmin bile edemezdi.
Biriktirdiği bir miktar parayla, çoğu borçtu, bir ülke seyahatine çıktı. Ted sırasıyla California, Aspen, Colorado ve ananesini ve dedesini ziyaret etmek üzere tekrar Philadelphia’ya döndü. Kendine özgüvenini tamamen yitirmiş ve becerisizlik duygusuyla 1968 İlkbaharında tekrar Seattle a döndü. Ama okula geri dönme düşüncesi onu hala ürkütüyordu. Küçük bir daire tuttuktan sonra, çeşitli küçük işlerde para kazanmaya çalışıyordu.
Ted o karmaşık dönemi şu şekilde ifade ediyordu, “Tüm bilinmezliği anlamaya çalışıyordum. Ne yaptığım, nereye gittiğim ve ne olacağım konusunda ki karmaşıklığı idrak etmeye çalışıyordum. Sosyalleşme konusunda geri olduğum için, bunaldığımda tabiri caizse dağıtmayı beceremiyordum”.
Yazar:
En Son Yazıları
- Makale26 Mayıs 2024Homofobik Ne Demektir: Anlamı ve Önemi
- Uncategorized16 Ocak 20212020 Zehirli Kalem Öykü Ödülü’nü Kazanan Belli Oldu
- Uncategorized3 Ocak 2021Kristal Kelepçe Ödülü Sahibini Buldu
- Röportaj13 Ağustos 2020Hale Uzun’la “Derin Gölge” Romanı Hakkında Söyleşi