Hayatımda gerçek bir uyuşturucuyu ilk kez Polis Akademisi 4. Sınıfındaki “Kriminalistik” dersinde görmüştüm. Kriminalistik; bilimsel polis metotlarıyla, suçluların ardında bıraktığı izleri değerlendirerek suçluların bilimsel yöntemlerle tespitini ve işledikleri suçların aydınlatılmasını sağlar. Zaman zaman değil çoğu zaman “Kriminoloji” ile “Kriminalistik” kavramları birbiri ile karıştırılmaktadır. Her ikisinin de Latince “crime” kelimesinden türetilmiş olması bunun başlıca sebebidir. Kriminalistik bilim değil, suçu aydınlatmak için çeşitli bilimlerin desteğini alan bir tekniktir. Krimanalistiğe Türkçe karşılık olarak “İz Bilimi” denir.
Kriminalistik ve Kriminoloji
Kriminoloji ise “Suç Bilimi” anlamına gelir. Bu bilim suç eyleminden sonra ortaya çıkmış “suç, suçlu ve mağdurları” inceleyerek insanların neden suç işlediğini anlamaya çalışır. Böylece suç bilimi, “suç önleme ve denetleme stratejilerini” geliştirir. Toplumun maksimum seviyede suçtan korunması için gerekli önerilerde bulunur.
Polis Akademisi öğrencisi olmadan evvel geçen yaşamımda çevremde uyuşturucu kullanan birisi ile hiçbir zaman karşılaşmadım. Uyuşturucu kullanan ve bahseden bir arkadaş çevrem hiç olmadı. Çevremde uyuşturucu olmaması, gençlik yıllarımda uyuşturucu ile hiç karşılaşmamış yaşamım sayesinde, elbette bağımlılık riski olmayan bir sonuca vardım. İşte kriminoloji bilimi aynı zamanda, bu çevresel faktörleri inceleyerek insanların suça bulaşmadan nasıl yaşadıklarını da inceliyor.
1996 yılında Polis Akademisi’nden mezun olduktan sonra, 1997 yılı Kasım ayında İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü’nde göreve başladım. İz bilimi sayesinde, ekip arkadaşlarımla birlikte sayısız kez başarılı operasyonlar yaptım. Elime aldığım uyuşturuculara eldivensiz dokunmamam gerektiğini teoride bilirken, pratikte yaşadım. Böylece deri gözeneklerimden uyuşturucu ile vücudumun buluşmasını engelleyerek bağımlılık riskini, gençliğimde çevremin temizliği sayesinde ortadan kaldırdığım gibi profesyonel mesleğimde de ortadan kaldırdım. Aynı zamanda Kriminalistik çalışmalarının kafasının karışmaması için, uyuşturucuya temas edip iz bırakanların parmak izlerinin bulunmasını kolaylamak adına kendi izlerimi, elime aldığım suç delillerinin üzerine hiç bırakmadım.
Bir polis, operasyon öncesi ve sonrası her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek zorundadır. Buna; şüpheci olup hayatta kalmak, delillerin yol göstericiliğini anında kavramak, uyuşturucunun tadına bakmamak gibi yüzlerce konu dâhildir. Uyuşturuculu durumların polisliğini yapmak zordur. Elde edilen uyuşturucular her zaman delil anlamına gelir. Elde edilen her delil ise aynı zamanda başka delillere ulaşmanın da bir aracıdır. En az bir insan ile ilişkili olan her delil, o kişinin “şüpheli”, devamında ise “suçlu” olmasını sağlar.
Uyuşturucu ile ilişkili insanları Kriminalistik sayesinde elde edersiniz ve bu polisin işidir. Ancak insanlar neden uyuşturuculu durumların içerisinde yer alır ve kimisi hapsi ya da mezarlığı boylayana kadar neden mevzunun içerisinden çıkamaz konusuysa; enine-boyuna, psikolojisine, sosyolojisine ve de biyolojisine varana kadar kriminolojinin meselesidir.
Kriminoloji uyuşturuculu durumları her yönüyle inceler, çünkü suçlu psikolojisi ile bağımlı insan psikolojisi iç içe geçmiş bir haldedir. İşte bu yüzden yıllar içerisindeki tecrübesiyle narkotik polisi; “her içici bir satıcı adayıdır!” diyerek kriminologlara büyük bir ipucu vermiştir. Deneyen, kullanan, kullanım sıklığı artan her insanın nihai varacağı yer; bağımlılıktır. Bağımlılığı ile mücadele etmeyen-edemeyen her kişi ise, er kişi olmaktan çok uzaklara vararak torbacı kişisi oluverir. Yani bağımlılığın kontrolünden çıkmadığı sürece uyuşturucu satıcısı olması bağımlının sürpriz olmayan kaçınılmaz sonudur.
Uyuşturucunun bu kadar arttığı, her ülkenin bir numaralı sorunu haline geldiği günümüzde, suç biliminin uyuşturuculu durumlar konusunda henüz ispatlayamadığı bir durum kaldı mı dersek, illa ki kaldığı konular vardır. Ancak bunca yaşanan uyuşturuculu durumlar karşısında dünya halâ yerinde sayıyor, aksine uyuşturucu tam gaz dünyayı sarıyor ise kriminoloji biliminin bugüne kadar söylediklerine pek de kulak asmadığımızı söyleyebilirim.
Polisiye Durumlara, “Uyuşturuculu Durumlar” önsözü ile başladık efendim. Sorularınız ve sorunlarınızı iletirseniz onları da tek tek cevaplamaya gayret edeceğiz. Bağımlı hayatlarda son sözü hep uyuşturucu söyler. Bilhassa çocuklarımızın hayatında uyuşturuculu durumlar asla söz sahibi olmasın diye yazmaya, anlatmaya devam edeceğiz.
İnsana sonsuz, bağımlılığa sıfır tolerans.
Zafer Ercan
Yazar:
En Son Yazıları
- Makale26 Mayıs 2024Homofobik Ne Demektir: Anlamı ve Önemi
- Uncategorized16 Ocak 20212020 Zehirli Kalem Öykü Ödülü’nü Kazanan Belli Oldu
- Uncategorized3 Ocak 2021Kristal Kelepçe Ödülü Sahibini Buldu
- Röportaj13 Ağustos 2020Hale Uzun’la “Derin Gölge” Romanı Hakkında Söyleşi