Agatha Christie'nin Katili

Agatha Christie’nin Katili

Agatha Christie’nin kitaplarını yazıldığı dilden okumayı hiç düşünmemiştim. Ne var ki, günün birinde Agatha Christie’nin en ünlü romanlarından biri olan Roger Ackroyd Cinayeti ’nin İngilizce baskısının Türkçesinden 45 sayfa daha fazla olduğunu farkedince bu kararımı değiştirdim. Sadece bu romanın değil, diğer bir çoğunun eksik çevrildiğini bu vesileyle öğrenmiş oldum.

Maalesef, Altın Kitaplar yayınevinin bastığı Agatha Christie romanları, kötü bir çeviri olmalarının yanı sıra aynı zamanda eksiktir de. Gönül Suveren’in kötü çevirisi, edebi kaygılardan tamamen uzak ve dilbilgisi hatalarıyla doludur. Buna bir de özensiz baskıdan doğan maddi hatalar eklenince, insan, yer yer anlam bütünlüğünden uzak bir metin okumak zorunda kalmaktadır.

Agatha Chistie’nin Katili Gönül Hanım

Öldürülen Kim? Ackroyd mu? Agatha Christie mi?

Roger Ackroyd Cinayeti’nde Gönül Suveren’in yaptığı bu çeviri hatalarından bol miktarda var. Ben bir örnekle durumu size açıklayayım.

Orijinal baskıda 16. bölümün ikinci paragrafı şöyledir:

“O geceki konuklarımız, Bayan Gannett ve kilise yakınlarında oturan Albay Carter’dı. Böyle akşamlarda dedikodu çok olur, dedikodudan oyun oynanmaz hale gelir nerdeyse. Briç oynanır, en kötüsünden geveze işi briç. Macong ise insana huzur verir…”

Şimdi burada duralım ve Macong hakkında biraz bilgi verelim. Kemik ve bambudan yapılan taşlarla oynanan bir oyun olan macongun anavatanı Çin. Ama Japonya’da da yaygın bir biçimde oynanıyor. Hatta Tokyo’da bir müzesi bile var. Bu oyun 20. yüzyılın başlarında Avrupa ve Amerika’yı da etkisi altına almış. Yazılanlara bakılırsa, adeta bir salgın halinde oynanır olmuş. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde İngiltere’de macong kulüpleri bile kurulmuş. O derece yayılmış yani.

Romanın 16. Bölümünün başlığı, “An Evening at Mah Jong”, yani “Bir Macong Akşamı”.

Ama Gönül Hanım bunu nedense “Domino Oyunu” diye çevirmiş. Herhalde dominonun da Çin kökenli ve taşlarla oynanan bir oyun olmasına güvenerek bu tatsızlığı yaptı. Eh, Mah Jong yazsa kimse anlamayacaktı, onun yerine domino yazarsa daha anlaşılır olacağını düşündü herhalde. Bunu neden yaptı bilemem ama, Gönül Suveren’in o güzelim 16. bölümün içine etmeyi becerdiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Gönül Hanım Agatha Christie’yi Nasıl Öldürdü?

Macong, domino olunca, macongla ilgili bütün terimleri çıkarmak, bu yüzden de 16. bölümü atlaya atlaya yazmak, bazan da özetlemek zorunda kalması hiç hoş değil. Oysa, o gece bu oyunun oynanması öyküye gerçekçi bir hava veriyor. Çünkü o yıllarda İngiltere’nin pek çok evinde oynanan bir oyun bu.

16. bölümün ikinci paragrafını Gönül Hanım şöyle Türkçeye çevirmiş: “O geceki konuklarımız Bayan Ganett’le Bay Carter’dı. Adam ukalanın biridir ama neyse…”

Müthiş bir kısaltma değil mi? Üstelik, Albay Carter, Bay Carter olmuş,hem de ukala yapılmış. Bunların hiçbiri romanda yok. Çok açık ki, Gönül Hanım, Agatha Christie’yi katletmeyi kafasına koymuş.

Agatha Christie’nin yayın hakları Altın Kitapların elinde. Ve maalesef, Altın Kitaplar, altın yumurtlayan bu romanların çevirisine gereken özeni yıllardan beri göstermiyor.

Pınar Kür’ün Çevirisi

1992’de Metis Yayınevi, Pınar Kür’ün çevirisiyle Roger Ackroyd Cinayeti’ni bastı. Sözü geçen paragrafa baktığımızda Pınar Kür’ün de Mah Jong adını kulanmadığını, daha makul bir ad olarak Çin Dominosu’nu tercih ettiğini görüyoruz. 16. bölümün başlığı da “Çin Dominosu Oynadığımız Akşam” şeklinde çevrilmiş. İkinci paragraf ise şöyle:

“O gece konuklarımız Bayan Ganett ile Albay Carter’dı. Genellikle epey dedikodu yapılır bu toplantılarda, kimi kez oynanan oyunu bozacak kadar. Eskiden briç oynardık-gevezelikten geçilmeyen bir briç! Çin Dominosu daha sakin bir oyun.”

Pınar Kür’ün çevirisi, daha net, daha sıcak, daha temiz ve daha nitelikli. Tüm kitabı bitirdiğinizde de iyi yazılmış bir edebi metin okumuş olmanın hazzını duyuyorsunuz.

Keşke Agatha Christie’nin bütün romanlarını Pınar Kür yeniden çevirse…

Yazar:

Gencoy Sümer
Gencoy Sümer: Zonguldak doğumlu olan Gencoy Sümer, Kabataş Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde master ve doktora yaptı. Polisiye Durumlar sitesini kurdu. Halen yayınlanmakta olan Dedektif adlı polisiye e-dergiyi çıkardı. Hem bu dergide hem de Polisiye Durumlar’da birçok öykü ve makalesi yer aldı. İlk romanı Feneryolu Cinayetleri 2017’de yayınlandı ve 2019’da ikinci, 2020’de üçüncü baskısını yaptı. 2019’da yayınlanan Aile Sırrı ve Göl Kıyısındaki Ev adlı kitapları da olan yazar İngiltere’de yaşıyor.

Yorum yaparken lütfen hikaye ya da filmlerin konusunu açık etmeyin ki her okuyan sizle aynı zevki alabilsin ;)

yorum