‘Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.’
Vedat ile Tefo’nun ikinci macerasıyla karşınızdayız ama şöyle bir durum söz konusu, kitap yayınlananı bir on yıl olacak, biz ‘Katilin serisiyle’ yeni tanıştığımızdan ötürü epey geriden geliyoruz, henüz Vedat ve Tefo’yla tanışmamış olanlar varsa hiç vakit kaybetmeksiniz en yakın kitapçıya doğru yollansınlar aksiyonlu bulmacaların orta yerine seyir alsınlar.
Algan Sezgintüredi Katilin Meselesi isimli polisiye kitabında platoyu küçük bir sahil kasabasına kuruyor, kameralar, ışık, jön her şey tamam ama mesele biraz alengirli o yüzden mistik bir ortam için sis makinesine de ihtiyaç var, ortalığı beyaz bir duman sarıyor; konuk oyuncu müteveffa Şaduman Bey öte dünyadan geliyor!
Tatil kasabalarının sıcaklığından, hararetinden midir yoksa misafirlerinin kısa süre sonra çekip gideceğinden midir nedir, bir durgunluğu, yavaşlığı ne bileyim bir sessizliği vardır ki insanlar yavaş, sakin ve telaşsız deniz durgun, gökyüzü bulutsuz, zaman Dali’nin saatleri gibi pelte gibidir. Tabi bu söylediklerim küçük kasabalar için geçerli, daha büyük tatil yörelerinin gürültüsü ve şamatası bize uzak olsun!
Vedat Kurdel eski bir asker arkadaşının sürpriz telefonuyla olay mekanı yine böyle küçük bir tatil kasabasına ayak basıyor, kasaba küçüktür ama yer altı ve yerüstü zenginlikleriyle kendi gibi 3-4 tanesini de doğuracak potansiyele sahiptir ve olaylar gelişir. Zaman yumruklar, bilmeceler, flörtler eşliğinde akmaya başlar; aksiyon başlasın!
Yazar bu kitabında sadece bir ‘cinayeti’ konu edinmiyor alt metinde gayet güncel bir soru da soruyor; yavaş yavaş bölüşerek mi kazanalım yoksa hızlıca, kısa yoldan yalnızca birileri mi kazansın? Tabi bu soru eserin politik bir polisiye olduğu anlamını doğurmasın, ‘Katilin Meselesi’nde konu daha evrensel ve daha insani, bir insan neden bir başkasını öldürür; aşk, para, itibar, intikam, vs. Peki bir insan nasıl ölür; can çekişerek, acı çekerek, hiçbir şey hissetmeksiniz, vs. Peki bir insan öldükten sonra ölümüne neden olanları nasıl engeller? Cevabı ‘Katilin Meselesi’nde, buyurun.
Serinin ikinci kitabı ilki ‘Katilin Şeyi’ni aratmıyor hatta çıtayı biraz daha yükseltip karakterlerini de okuyucuya iyice benimsetiyor. Artık onlar gibi düşünüp ekibin bir parçası olarak bulmacayı çözmenize olanak sağlıyor.
Ve nihayetinde yazarın kıvrak kalemi Vedat Kurdel ve Tefo’nun yumruğu olup kötülerin gözlerine gözlerine iniyor!
‘ … memleket hayrına denebilecek çözümü uzun uzun anlatırken neyin cinayet, kimin katil sayılması gerektiği gibisinden takıldığım düşünceyi, hatta katilin meselesinin ustanın evrensel meselesiyle birebir örtüşmesini, yani ‘Olmak ya da olmamak’ı bile bir kenara bırakıp, Allah ne verdiyse diyerek, bembeyaz gömleğinin yakalarından yakaladığım gibi kafamı buruncağ’zının üstüne yerleştiriyerleştiriverdim.’
Vedat Kurdel ve Tefo bu maceralarından da alınlarının akıyla çıkarak Murat Davmanların, Remzi Ünalların, Komiser Nevzatların referansıyla ülkemizde elin parmaklarını aşmayan dedektifler safına katılıyorlar.
Algan Bey’e, April Yayıncılık’a teşekkürlerimi sunuyorum.
Ufuk SERİM/Ocak-2016
Yazar:
En Son Yazıları
- Makale26 Mayıs 2024Homofobik Ne Demektir: Anlamı ve Önemi
- Uncategorized16 Ocak 20212020 Zehirli Kalem Öykü Ödülü’nü Kazanan Belli Oldu
- Uncategorized3 Ocak 2021Kristal Kelepçe Ödülü Sahibini Buldu
- Röportaj13 Ağustos 2020Hale Uzun’la “Derin Gölge” Romanı Hakkında Söyleşi